Cenk Girginol: Türk Kahvesi Seremonisi

Kahve ilk 8-9 yy.da keşfedildiğinde içilmiyordu. Yemek ve ekmek yapımında da kullanılan kahvenin içimi 1252 yılından itibaren başlıyor. Herkesin duyduğu çoban ve keçilerle ilgili o masalsı hikayeyi maalesef ki unutun. Hikayenin uzaktan veya yakından bile ilgisi yok ki olay Şeyh Şazeli ve Sufi tarikatına bağlı Yemen halkı ile başlıyor.

En eski Osmanlı tarihçilerinden Ahmet Efendi’nin kayıtları ile doğrulanırcasına ; Asıl adı Nureddin Ali bin Abdullah olan Şazeli, Yemen’de olduğu zaman içinde bilgi birikimi ile halkı yardımcı olurken, yanlış anlaşılan bir olay silsilesi yüzünden Yemen’de kovuluyor ve dağlara sürgün ediliyor. Yaşam mücadelesi sırasında kahve çekirdeklerini görüyor ve yiyerek hayatta kalıyor. Onu aramaya gelen ve öldüğünü düşünen dergah arkadaşları Şazeli’yi görünce nasıl olduğunu merak ediyor ve kahvenin suyunu (suda kaynatarak içiyorlar) içiyorlar. O dönemin yaygın hastalıklarından uyuz hastalığına yakalanan bu kişilerin kahve suyu içmesiyle iyileştiği de notlar arasında yer alıyor. Daha sonra Mocha’ya gelen Şazeli ve arkadaşlarının bu hikayesi halk içinde duyulmaya ve merak uyandırmaya başlıyor. Kahve içecek olarak keşfedilmiş oluyor. Sonrasında ise 1517 yılında Yemen’in Fethi ile Osmanlı toprak sınırları içine giren kahve, 1543 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa Saray’a geliyor. Sonrası ise 1554 yılında Tahtakale,Istanbul’da şu anki Beta Yeni Han’ın bulunduğu noktada açılan Dünyanın İlk Kahvehanesi ve sırasıyla Venedik,Fransa ve Viyana ile Avrupa’ya geçişi şeklinde yolculuğunu devam ettiriyor.

Bizler Osmanlı topraklarındaki sunum ve kültürel yapıya geçişi ile kahveyi seremoni diyebileceğimiz belirli ritüellerle içmeye başlamışız. Yanında reçeller, lokumlar, su, sonraki dönemlerinde badem, kakule ve baharatlar ile desteklenen aromatik lezzetler kahveyi zenginleştirmiş. Padişaha sunumun dört kişi ile yapılması, önce su ve lokum ikramı ile şekersiz kahvenin içimi, kız isteme töreninde gelinin seremoni eşliğinde damat adayına sunduğu kahve, hatta üstü bademli Cilveli Kahvesi ile niyet belli etme, Türk Kahvesinin iç yapımızı saygısı ile nasıl etkilediğine başlıca örneklerden sayılabilir. Gelelim diğer toplum ve kültürler içindeki yapısına;

Mırra önemli bir kültür. Özellikle Arap kültüründen doğan yapısı ile doğu ve güneydoğu Anadolu bölgemizde de iç geleneğini sürdürmeye devam etmekte. Arapça’da acı anlamına gelen “mur”’dan türemiş bir isim ile sert ve içimi yavaş olan kahvenin Arap kökeni sebebiyle Türkiye’de daha çok Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde tüketiliyor. Aslında cenaze içeceği…Bizim de içimiz yansın’da geliyor.

Kahvenin yapıldığı geleneksel cezvenin adı “gümgüm”. Bu cezvede kahve yaklaşık 2 saatte demleniyor. İlginç ritüelleri var. Genelde misafir giderken sunulurken bu işleme halk arasında “kovma” deniyor. Fincan servis edilirken yere veya masaya asla bırakılmıyor ve misafirin eline veriliyor. Yere bırakılırsa bunun bir cezası var, kahveyi yapan ile evlenmek, kahveyi yapanı evlendirmek veya fincanın içini altınla doldurmak J Ayrıca daha önce mırra sunmamış birisi mırra sunmak isterse komşular çağrılıyor bir yemek ile kutlanarak ilk mırrasını sunuyor. Buna da “destur” deniyor. Rivayetsel de olsa, uygulanıp uygulanmadığı farklılıklar da gösterse, kahveye verilen kültür içindeki saygı ne kadar güzel ve takdir edilesi. Cenzae içeceğinden başlayan bir kültürün yine bir başka kültür yapısı ile kendini revize etmesi diyebiliriz.

Etiyopya, kahve kültürlerine bakıldığında en saygın seremoniyi yapan ve kahveye saygı kavramını yaşayan ülkelerin başında geliyor. Kahvenin Anavatanı kabul edilen topraklarda bir başka demleme diyebiliriz. İlk önce çekirdekler seçiliyor. Bu Yirgacheffe, Djimah veya Sidamo olabilir. Tütsü ve Afrika yerli müzik ezgileri törenin olmazsa olmazı. En az iki kişi ile yapılması gerekiyor. Kişiler karşılıklı oturuyor, kahveyi yapacak kişi önce çiğ kahve çekirdeklerinden bir tane karşısındakine veriyor sonra kendisi bir tane alıp sert ve tat değeri olmayan bu çekirdekleri yiyorlar. Buna Afrika Karşılaması deniyor.

Baktığınızda hem ilk keşfedildiği topraklarda, hem de ilk içildiği topraklarda seremonik bir durum sözkonusu. Avrupa’ya gittiğinizde böyle bir durumu görmüyorsunuz. Kahve normal bir içecek misali içilen ve üzerinden bir hikaye geliştirilmeyen günlük hayat karşılığı bir materyal iken Türk toplumundaki kahvehanelerinden başlayan sosyal hayat, meddahlık, orta oyun, misafirperverlik,saygı gibi kavramları toplayarak gelen yapı kahvenin bir içecek oluşundan ziyade bir kültür yapısı olduğunu çok net biçimde göstererek ayrışıyor.

Telvesi ile içilen tek kahve, ilk pişirme yöntemi, bir rengin ve öğünün adı, üzerine türküler yakılmış, bilmeceler oluşturmuş Anadolu kültürü ve pişirilmesi ile ayrışan bir yöntem. Hepsini yanyana koyduğunuzda kültür kahve ile tamamlanmış oluyor. Anadolu’da kahvenin olmadığı dönemde kahve yerine geçen kahve olmayan kahveler hayatımıza giriyor. Cümle hatalı mı demeyin, evet…Kahve olmayan kahveler…Menengiç Kahvesi gibi, Nohut Kahvesi veya Çörek Otu, Kenger Kahvesi gibi kendi bitki tohumlarının veya bitki ve meyvelerin kahve gibi kavrulup, kahve gibi öğütülüp yine kahve gibi pişirilmesi ile kahvenin olmadığı dönemdeki ihtiyacı karşılayan, içinde kahvenin olmayışı nedeniyle kafein de barındırmayan içecekler diyelim. Düşünün ki boşluk bir şekilde doldurulmaya çalışılacak kadar önemli bir şeyden bahsediyoruz. Tabii sonrasında Anadolu’nun bir çok yerinde Süryani kahvesi gibi,Gar kahvesi gibi, Lavanta Kahvesi gibi bir çok çeşidini de kültür ve gastronomi yelpazesine ekliyor.

Bunlar sadece kahvenin çıkışı ve bizim topraklarımızdaki yapısına çok kısa örneklemeler. Saygı duyulması gereken bir tören edası ile kahve geçtiği tüm toplumların sosyal yapıları ve kültürlerinin içine işlemiş bir materyal.

Daha bir çok örneklendirme ve detaylar ile ilerlenebilir ama bütün bunlar bile Türk Kahvesi’nin ayrıcalığını tüm dünyaya duyurmaya yeterken UNESCO 5 Aralık 2013 tarihinde Türk Kahvesi ve Kültürü’nü Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alıyor. Bu listeye giren ilk içecek….Biz de bu önemli ve gurur dolu anı 10 yıldır 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü olarak kutluyor, farkındalığı tüm dünya ile paylaşıyoruz. Amerika başta olmak üzere bir çok noktada da kutlanan bugünde içilen kahvenin kırk yıl hatırı ile…sevgiyle…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*