2026 yılının, bizi ne çok mutlu ne de çok mutsuz edecek dengeli, temkinli ama umutlu bir yıl olacağına inanıyorum

Beyper Yönetim Kurulu Başkanı Abdik Şirketler Grubu – İstanbul / Fatih Arçelik Bayi Emre Abdik

Öncelikle sizi ve şirketinizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1989 yılında İstanbul’da doğdum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Okan Üniversitesi Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Bölümü’nden mezun oldum. Abdik Şirketler Grubu, yaklaşık 30 yıldır Arçelik bayiliği yapan köklü bir firma. Bunun yanında farklı sektörlerde de faaliyet gösteriyoruz ancak bizim amiral gemimiz her zaman beyaz eşya olmuştur. Şu anda üç Arçelik mağazamız bulunuyor; ikisi Fatih’te, biri ise Mall of İstanbul AVM’de. Ben ikinci kuşağı temsil ediyorum. Babamla birlikte başlayan bu serüven, Fındıkzade’de açılan tek bir mağaza ile başlamıştı. Arçelik bayiliğiyle atılan bu adım, zamanla mağaza sayılarının artmasıyla büyüyerek devam etti. 2012 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra aktif olarak işin içinde yer almaya başladım. Ancak sektöre olan ilgim çok daha önce, çocukluk yıllarımda başlamıştı. Tabiri caizse çekirdekten yetiştim; dükkânın tozunu yutarak büyüdüm. Şirketin sevkiyat, satış ve mağaza müdürlüğü gibi farklı birimlerinde görev aldım. Üniversiteyi bitirdikten sonra Mağazalar Koordinatörü olarak görev üstlendim. 2018 yılında ise ailem, özellikle beyaz eşya tarafındaki yönetimi tamamen bana devretti. O tarihten bu yana Arçelik operasyonlarını tek başıma yürütüyorum. Şu anda üç mağazamızda toplam 35 kişilik bir ekiple hizmet veriyoruz.

Bölgenizden bahseder misiniz? Müşteri ve tüketiciler nasıl?

Ailemiz 60 yıldır Fatih’te yaşıyor. Aslen Trabzonluyuz. Dedem 1960’lı yıllarda İstanbul’a gelmiş ve o günden bu yana Fatih bizim için hem yaşam hem de çalışma alanı haline gelmiş. Aile olarak 32 yıldır Arçelik bayiliği yapıyoruz. Mall of İstanbul mağazamızı 2014 yılında açtık; diğer mağazalarımız ise sırasıyla 1995 ve 2015 yıllarında faaliyete geçti.

Geçmişten günümüze perakendecilik yapısı nasıl değişti?

Fatih bölgesinde uzun yıllardır tanınan, markayla bütünleşmiş bir aileyiz. O dönemlerde ticaret anlayışı çok farklıydı; senetli satış, açık hesap ya da yalnızca bir telefonla ürün gönderme gibi yöntemlerle çalışırdık. Fatih, her dönem yoğun göç alan ve oldukça kozmopolit bir bölge. Bu nedenle geçmişte yaygın olan senetli satış sistemi artık büyük ölçüde ortadan kalktı. Günümüzde satışlarımızın neredeyse tamamını kredi kartı üzerinden gerçekleştiriyoruz. Eskiden perakendecilik daha geleneksel bir yapıdaydı; bugün ise bambaşka bir noktadayız. O dönemde müşteri memnuniyeti her zaman önceliğimizdi, fakat artık bunun yanında “deneyim” kavramı da işin merkezine yerleşti. Eskiden ürünleri sergilerken jelatinlerini bile sökmezdik, şimdi ise müşterilerimizin ürünü bizzat deneyimlemesini istiyoruz. Örneğin, bir gömlek ütüleniyor, az yağlı fritözde bir şeyler pişiriliyor, çay veya kahve hazırlanıyor… Yani artık tamamen deneyim odaklı bir perakendecilik anlayışı hâkim.

Arçelik markası sizin için ne ifade ediyor?

Arçelik bizim için aidiyet duygusunun somut hâli, adeta ete kemiğe bürünmüş bir marka. Aslında bu durum birçok markada görülebilir, ancak Arçelik bayisine gerçekten değer veren bir yapıya sahip. Her evde mutlaka bir Arçelik ürünü bulunur; bu da markanın toplumla kurduğu güçlü bağı gösterir. Özellikle üst yaş gruplarında Arçelik’e karşı çok güçlü bir aidiyet duygusu var. Yeni jenerasyon ise teknolojiye daha fazla odaklı; Arçelik’in bu kuşağın beklentilerine uygun yenilikçi ürünleri sayesinde genç tüketicilerle de güçlü bir bağ kurduğunu görüyoruz. Bugün Arçelik hem geleneksel sadakati hem de modern teknoloji algısını bir arada yaşatmayı başarıyor. Zaten bunun en somut göstergesi, markanın 16 yıldır üst üste “Lovemark” ödülünü kazanması.

Mesleğinizle ilgili yaşadığınız en büyük sorunlar nelerdir? Bunlarla ilgili çözüm önerileriniz var mıdır?

Sektörde yaşadığımız en büyük sorun, kâr marjlarının düşük olması. Özellikle bayilik sisteminde bu durum daha belirgin. En önemli sorunlardan biri de kredi kartı işlemlerinde ödediğimiz yüksek komisyon oranları. Bu komisyonlar genellikle bayi veya şirket tarafından sübvanse edilmeye çalışılıyor ancak sonuçta bayinin kâr marjını ciddi şekilde azaltıyor. Bir diğer önemli konu da taksit sayılarındaki kısıtlamalar. Tüketicinin alım gücü açısından taksit imkânları çok önemli olsa da mevcut yapı bayinin kârlılığını doğrudan etkiliyor. Bunun yanı sıra, genel gider kalemlerinde de son dönemde ciddi artışlar söz konusu. Özellikle büyük ve kozmopolit şehirlerde kira ve enerji maliyetleri oldukça yüksek. Deneyim mağazası konseptiyle çalıştığınızda, elektrik gideriniz bile önemli bir masraf kalemi haline gelebiliyor. Devletimizin enflasyonla mücadele programı çerçevesinde biz de elimizden geleni yapıyoruz. Ancak bir noktada Maliye Bakanlığı’nın aldığı kararlarla paralel hareket etmek zorunda kalıyoruz. Bana göre burada en önemli çözüm, gelir-gider dengesine odaklanarak kendi içimizde sürdürülebilir modeller geliştirmek. Sonuçta biz bayiler olarak belirli bir kâr marjı içinde faaliyet göstermeye çalışan işletmeleriz. Bu zor koşullarda çözümü yine sahada, piyasa gerçekleri içinde üretmeye çalışıyoruz. Kredi kartı komisyon oranları yüksek, faizler düşerken bu oranların aynı kalması ise sektördeki dengeyi zorlayan bir unsur. Bu noktada çözüm doğrudan bizim elimizde olmasa da her zaman şartlara uyum sağlayarak yolumuza devam ediyoruz.

Beyper sizin için ne ifade ediyor? Amacı nedir? Beklentileriniz nelerdir? Beyper Başkanı olarak neler yapıyorsunuz?

Beyper, 2011 yılında kıymetli büyüklerimiz tarafından kurulan, münhasır işletmelerin de içinde yer aldığı ve Türkiye genelindeki bayileri temsil etme gücüne sahip bir dernek. Ben, 2025 yılının Nisan ayında değerli başkanımız Ali Yıldız’dan bayrağı devraldım. Göreve geldikten sonra öncelikle derneğin iç yapısını güçlendirmek, temellerini daha sağlam hale getirmek için kapsamlı bir yapılanma süreci başlattık. Bu kapsamda mevcut üyelerimizle ilgili veri tabanını ve bilgi akışını güncelledik, üretici firmalarla temasa geçtik, kamu kurumlarıyla görüşmeler başlattık. İstanbul Ticaret Odası Başkanımızla gerçekleştirdiğimiz toplantıda, Tüketici Hakem Heyeti kararlarının bayiler üzerinde yarattığı sorunları gündeme getirdik. Özellikle son dönemde tüketici lehine verilen kararların ticari dengeyi bozduğunu gözlemliyoruz. Toplantı sonucunda Ticaret Odası bünyesinde bir çalıştay kurulmasına karar verildi ve sektörümüzden gelen konu başlıklarını oraya ilettik. Son zamanlarda bayilerin sıklıkla karşılaştığı bir diğer sorun ise nişanlılık ve ayrılık durumlarında yaşanan satış uyuşmazlıkları. Örneğin sipariş formu bir hanımefendi adına düzenleniyor, ödemeyi ise beyefendi yapıyor. İlişki sonlandığında biri ürünü isterken diğeri parayı talep ediyor. Avukatlarımızla yaptığımız görüşmeler sonucunda, bu tür durumlarda ne malın ne de paranın iadesi yapılmadan hukuki süreç başlatıyoruz. Bu konuyu da Ticaret Odası ile paylaştık ve büyük ilgi gördü. Şu anda bu tür durumlarda form ve ödemenin aynı kişi üzerinden yapılması yönünde bir çalışma yürütüyoruz. Hatta bazı örneklerde kahve makinesi gibi ürünlerin “kız isteme gecesi” kullanılıp ertesi gün iade edilmek istendiğini bile görüyoruz. Bu tür olaylar artık Tüketici Hakem Heyeti’ne taşınıyor ve biz de bu süreci yakından takip ediyoruz. Beyper şu anda kendi iç yapılanmasını da tamamladı. Bankalarla, enerji şirketleriyle, yemek kartı firmalarıyla ve yakıt firmalarıyla iş birlikleri yürütüyoruz. Amacımız, üyelerimizi bu ekonomik ortamda finansal olarak desteklemek ve avantajlı koşullar sunmak. Örneğin, tek çekim alışverişlerde üyelerimize özel komisyon indirimleri, enerji maliyetlerinde özel tarifeler ve vergi avantajları üzerine görüşmeler yapıyoruz. Bugün itibarıyla derneğimizin resmî olarak 350 üyesi bulunuyor. Bu üyelerin bir kısmı çoklu mağaza sahibi olduğu için toplamda yaklaşık 2.000 mağazayı kapsıyoruz. Hedefimiz, 2026 yılı sonuna kadar 1.000 üyeye ve 3.000 mağazaya ulaşmak. Görev süremiz üç yıl ve bu süre sonunda 2.000 üyeye ulaşmış, güçlü ve sürdürülebilir bir dernek yapısı oluşturmayı hedefliyoruz. Üye sayımız arttıkça, kamudaki temsil gücümüz de o oranda artacaktır. Bugün başkan olarak görev yapıyor olabilirim, ancak yarın bu görevi devrettiğimde de Beyper’in güçlü, kurumsal ve itibarlı bir yapıyla yoluna devam etmesini istiyorum. Üyelik konusunda şu anda herhangi bir aidat uygulamamız yok. Yönetim Kurulu olarak derneğin giderlerini kendi bağış sistemimizle karşılıyoruz. Ancak güçlü bir sivil toplum yapısının sadece gönüllülükle değil, sürdürülebilir bir finansal yapı ile desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle orta vadede, derneği koruyacak şekilde kurgulanmış bir aidat sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Böylece bizden sonra gelecek yönetimler de elleri güçlü bir şekilde faaliyetlerine devam edebilirler.

İşinizi severek mi yapıyorsunuz? Bu işi sürdürülebilir olarak mı görüyorsunuz?

İşimi gerçekten çok seviyorum. Bayilik sisteminin geleceğini, bu yapının içinde yer alan biz bayilerin belirleyeceğine inanıyorum. Çünkü bugün dünyada bizimkine benzer bir bayilik sistemi neredeyse kalmadı. Türkiye’de ise yaklaşık 6.000 vergi numarasına sahip bayi bulunuyor. Bu güçlü yapının korunması hem sektör hem de ülke ekonomisi açısından son derece önemli. Türkiye bugün Avrupa’nın en büyük beyaz eşya üreticisi, dünyada ise ikinci sırada yer alıyor. Bu güçlü üretim ve ihracat yapısının sürdürülebilmesi de doğrudan bayilik sisteminin varlığına bağlı. Çin gibi büyük bir üretim gücünün Türkiye pazarına tam anlamıyla girememesinin en büyük nedenlerinden biri de işte bu köklü bayilik sistemi. Çünkü bu yapıyı oluşturmak, üretici firmalar için yıllar süren ciddi bir yatırım ve emek gerektirdi. Bu nedenle, bu sistemin korunması tamamen bizlerin elinde. Müşteri, bir ürünü çevrim içi olarak satın almak istese bile önce gelip mağazamızda ürüne dokunmak, görmek, hissetmek istiyor. O hizmet deneyimini bizden alıyor. Türkiye’de bayilik sisteminin yakın gelecekte sona ereceğini düşünmüyorum. Aksine, doğru şekilde yönetildiğinde daha da güçleneceğine inanıyorum. Ben de bu işi severek yaptığım için çocuklarıma da aynı şekilde tavsiye ediyorum. Oğlum şu anda sekiz yaşında; umarım ileride bu işi ona devretmek nasip olur.

Yakın ve orta vade gelecekte perakendecilik yapısında nasıl bir değişiklik olacak?

Günümüzde farklılıklarımız, iş yapış biçimlerimiz hızla değişiyor ve bu değişim elbette devam edecek. Teknoloji artık hayatımızın her alanına girdi ve bu süreç daha da derinleşecek. Yapay zekâ bunun en somut örneklerinden biri. Çok yakında mağazalarımızda yapay zekâyı daha aktif şekilde kullanmaya başlayacağız. Örneğin mağazada fiziksel olarak bulunmayan bir ürünü müşteriye hologram teknolojisiyle gösterebileceğiz. Teknoloji öylesine hızlı gelişiyor ki bazen hayal bile edemiyoruz. Bu nedenle gelecekte mağazalarımızın çok daha teknolojik, dijital ve etkileşimli olması kaçınılmaz. Kısacası teknoloji, işimizin doğasını yeniden şekillendiriyor ve biz de bu dönüşüme uyum sağlamak zorundayız.

Sizce bayilik sistemi içinde insan kaynağının önemi nedir?

Bizim için en önemli unsur insan kaynağı. Çünkü beyaz eşya müşterisi, sadece ürün almakla yetinmeyen; hizmet bekleyen, iletişim kurmak isteyen, güven ilişkisi arayan bir tüketici profiline sahip. Bu nedenle mağazalarımızda görev yapan ekip arkadaşlarımız bizim için son derece kıymetli. Tüketiciyle kurduğumuz en güçlü bağ, aslında onların emeği ve iletişim becerileri sayesinde mümkün oluyor. İnsan kaynağı, işimizin kalbinde yer alıyor ve her zaman da en kritik konulardan biri olmaya devam edecek. Bu farkındalıkla Beyper çatısı altında da insan kaynağı konusunu öncelikli gündemimiz haline getirdik. Bu kapsamda ticaret meslek liseleriyle görüşmeler ve toplantılar düzenliyoruz. Amacımız, geçmişte olduğu gibi yeniden bir “Akademi” yapılanması oluşturmak ve sektöre nitelikli gençler kazandırmak. Çünkü geleceğin perakendesi teknolojiyle şekillenecek ama onu sürdürülebilir kılacak olan yine insandır.

Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

Abdik Ticaret olarak her zaman müşteri memnuniyeti odaklı çalışan bir bayiyiz. İşimizi geliştirirken merkezine deneyimi koyan, teknolojiyi en verimli şekilde kullanmaya çalışan bir anlayışla hareket ediyoruz. Amacımız, müşterilerimize yalnızca bir ürün satmak değil; onlara markanın sunduğu değeri en iyi şekilde hissettirmek. Bu yaklaşım, zamanla güveni ve müşteri sadakatini beraberinde getiriyor. Bizim için en büyük başarı da işte bu güveni oluşturmak ve uzun yıllar boyunca sürdürebilmek.

2026 yılına dair öngörülerinizi alabilir miyim?

2025 yılı, giderlerimizin arttığı ve kârlılığımızın azaldığı bir dönem oldu. Sadece bizim için değil, sektör genelinde de oldukça zorlu bir yıldı. Ancak ticarette her zaman söylediğimiz gibi; kâr ve zarar kardeştir. Bu tür dönemler işin doğasında var. Zor bir yılı geride bırakıyoruz ama 2026 yılı için daha dengeli bir tablo bekliyorum. Şahsi öngörüm, 2026’nın ilk çeyreğinin 2025’in devamı niteliğinde, nispeten durağan geçeceği yönünde. Fakat yılın ikinci çeyreğinden itibaren, ülkemizdeki ekonomik konjonktürün iyileşmesiyle birlikte piyasaların yeniden hareketleneceğini düşünüyorum. Büyümeler belki çok büyük olmayacak ama küçülmeler de ciddi boyutlarda olmayacak. 2026 yılının, bizi ne çok mutlu ne de çok mutsuz edecek dengeli, temkinli ama umutlu bir yıl olacağına inanıyorum.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*