Atatürk 1

Disney + platformunun, Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin seksen küsur yıldır yapamadığı bu eşsiz dehaya yakışır bir Atatürk dizisini yapma projesine soyunması hepimizi heyecanlandırmıştı.

Ancak halen net olmayan sebeplerle dizi formatından son anda çıkartılıp, iki bölüm halinde sinemalarda yayınlanmaya karar verilmesi ülkemizde son derece haklı tepkiler doğurdu. ABD’deki Türk düşmanı odakların bu dizinin dünya çapında dağıtımını engellemesi bizim bir ayıbımızdır.

90 ların sonunda da büyük bütçeli bir film yapmaya soyunan yapımcı Tarquin Olivier (ünlü İngiliz oyuncu Laurence Olivier’in oğlu) ve rol için düşünülen İspanyol Antonio Banderas yine güçlü Yunan ve Ermeni lobilerinin isnatsız karalama kampanyaları ile pes ettirilmişti.

Küçük bir teselli olarak beyazperdede gösterilmesi bazı yönlerden daha uygun olmuş çünkü dünyanın en büyük prodüksiyon şirketi Disney’in set, kostüm, mekân çalışmaları neredeyse kusursuz. Ata’mıza yakışır bir çalışma olmuş görüntü itibari ile. Tabii işin bir de senaryo, kurgu, oyunculuk ve yönetim boyutu var. Baştan söyleyeyim, dizi formatında görmek isterdim. Zaten o şekilde planlandığını belli eden bir yapım var karşımızda.

Öncelikle, hiç anlamadığım ve hemen hiç kimsenin dile getirmediği bir soru işaretinden başlayalım: Filmin afişinde açıkça “Atatürk 1881-1919” yazdığı halde, film 1915 yılında sona eriyor! Aceleye getirilen bir şey mi var? Afişi 1915 diye düzeltmek bu kadar mı zordu? Anlaşılmaz bir amatörlük. Bunun dışındaki her şey profesyonelce.

Atatürk’ün Çanakkale Savaşı’nda yaralanması ile başlayıp, bir flashback ile çocukluğuna dönen film, ara ara doğru konumlanmış flashback sahneleri ve iyi bir kurguyla kronolojik olarak ilerliyor.

Aras Bulut İynemli, rolünün altından büyük bir başarı ile kalkmış. Mustafa Kemal olduğuna inandırıyor sizi. Diğer tüm oyuncular da başarılı bir yönetim altında çok iyi oynamış.

Senaryo ve kurgu çok iyi ama kusursuz değil. Tabii bunda süre kısıtlamasının etkisi var. Olay bolluğu yüzünden bazı noktaların es ya da kısa geçilmesi filme çok küçük de olsa zarar veriyor bence. Kostümler ve setler ise harika.

Ata’mızın ansiklopedilere sığmayacak hayatının ilk 34 yılından küçük kesitler veren bu filmi kaçırmayın. Pişman olursunuz. Sinemada seyredilmesi gereken bir film.

Filmin tek eksisi, Türkiye için üretilmiş olması. Yabancı seyircilerin, hatta Atatürk’ün hayatını iyi bilmeyen cahil bir vatandaşımızın bile anlayamayacağı inceliklerle dolu.

İlk defa Ata’mızın şanına yaklaşan bir film yapılmış. Mutlaka gidip, sinemada seyredin. En az bir kez.

Bir kez daha kendi adıma anladım ki, kısa sayılacak bir yaşama bu kadar büyük devrimler, atılımlar sığdıran bu dehanın hayatı en azından 10 bölümlük bir dizi olmalıydı.

SinemAdem iyi seyirler diler.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*