Her evde bir doktor yok ama her evde bir buzdolabı var

Yusuf İskenderoğlu / Antalya Beko Bayi Mevsim Dayanıklı Tüketim

Firmanızı ve kendinizi tanıtır mısınız?

1994 Yılında eski cumartesi pazarı diye adlandırılan dokuma bölgesinde Beko markasıyla birlikte mağazamız kuruldu. Beko markasıyla birlikte 30 yıla yaklaşan birlikteliğimiz bulunmaktadır. Antalya Kepez bölgesinde 2 şubemizle birlikte hizmet vermeye devam etmekteyiz…

Yaptığınız mesleğin keyifli ve zorlukları neler, iş akış sürecinizden söz eder misiniz?

Yaptığımız meslek perakendecilik sektöründe yapılabilecek en keyifli meslek kollarından biridir. Tüketicilerin günlük hayatta ihtiyacı olan ve zaman içerinde ana temel ihtiyaca dönüşen bir ürün için mağazalarımızı ziyaret etmesi hem tüketici tarafında hem de biz satıcı tarafında karşılıklı güven mekanizmasının oluşmasını sağlıyor. Tüketiciler bir ürün satın alırken fiyat, performans, tasarım gibi özelliklerin yanında karşısındaki satış personelinin fikrine ihtiyaç duyuyor. Eğer tüketici karşısında kendine gerçek anlamda yardımcı olmak isteyen bir satış temsilcisi görürse satış işleminin %90’ı o an gerçeklemiş oluyor. İşte tam da bu yüzdendir ki bizler satış temsilcisi arkadaşlarımızı seçerken diplomaları, aldığı eğitimleri ikinci plana atıp güler yüzlü ve dürüst olmalarına dikkat ediyoruz. Mesleğimiz genel olarak keyifli bir meslek olmasına rağmen geri planda zorlukları olan bir sektördür. Her zaman sohbetlerimizde bahsettiğimiz gibi; bizim işimizin %5’i tüketiciye ürünü satmaktadır…Geri kalan %95’i ise ürünü tedarik etmek, depolamak, müşteriye sevk etmek, ürünün kurulumu sağlanması için servis teşkilatıyla iletişimde olmak ve o satılan ürün 10 yıl sonra bozulsa bile müşteri memnuniyeti için servis yönlendirmek, sorunu çözmektir. Dışarıdan bakıldığında rahat bir sektör olarak gözüksek de geri planda çalışmalarımız müşteri mağazadan çıktıktan sonrada yoğun bir şekilde devam ediyor.

Bu meslekteki hedefleriniz nelerdir?

Meslekteki hedefimiz daha büyük m2’li mağazalarla müşterilere ürün deneyimlemesi yaptırarak, tüketicilerimiz ürünlerini satın alırken keyif almalarını sağlamaktır. Ayrıca sektörümüz ile ilgili olarak cadde mağazacılığının yıllar sonrasında devam etmesi, tüketicilerin zincir mağazalar yerine ileri de beyaz eşya satın alırken cadde mağazacılığını tercih etmesidir.

Türkiye ekonomisinin bulunduğu duruma bakarak, tüketici davranışları mesleğinize nasıl yansıyor, işleriniz nasıl? Böyle bir konjonktür de fırsat ve tehditler neler?

Pandemiden sonra tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde yaşanan ekonomik sorunlar (Kur atağı, Brunson krizi, seçimler) tüketici davranışlarını çok değiştirdi. Pandemi döneminden bahsedersek, sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte insanlar evlerinde daha çok zaman geçirmeye başlayınca evlerinde kullandıkları dayanıklı tüketim ürünlerini ve teknolojik ürünlerini yenilemeye yöneldiler. Mağazalarımız kısıtlı zaman aralığından açık olmasına rağmen tüketici talepleri ciddi şekilde arttı, açık olduğumuz sürede müşteri taleplerini karşılamaya çalıştık. Pandemiden sonra, kur krizinin devam etmesiyle tüketiciler ürünlerin fiyatının sürekli artacağını gördükleri için ihtiyaçları olsun ya da olmasın ürün talebine devam ettiler. Evlenecekler tüketiciler zam geleceğinden dolayı ürünleri çok önceden satın alarak depomuzda beklettiler, evlerindeki ürünleri eskiyen müşterilerde yine zam gelecek düşüncesiyle ürünler satın alarak depolarımızda bekletmeye devam ettiler. Günümüz koşullarına geldiğimizde fiyat artışlarından dolayı erkene çekilen talepler, içinde bulunduğumuz enflasyonist dönemde insanların temel ihtiyaçlarını karşılamakta yaşadığı zorluklarla birlikte satış adetlerimize olumsuz yansımaya başlamıştır. İnsanların yaşamış olduğu geçim sıkıntısı, okulların açılmasıyla ortaya çıkan masraflar derken dayanıklı tüketim malları ihtiyacı ikinci, hatta üçüncü plana atılmak zorunda kalınmıştır. Devletin açıkladığı OVP bakıldığında talebin ilerde de azalacağı görülmektedir. 2023 yılı son çeyrek ve 2024 yılı ilk çeyrekte yerel seçimlerden dolayı piyasanın biraz da olsa hareketleneceğini düşünsek de 2024 yılının genel olarak durgun geçeceğini düşünmekteyiz. Bu süreçteki fırsatları günümüze kadar sektördeki bütün perakendeci arkadaşlarımızla birlikte iyi bir şekilde değerlendirerek işimizi ve sektörümüzü güzel yerlere taşıdık. Bundan sonrası içinde yüksek satış adetlerinin olduğu dönemlerdeki gibi aşırı stoklanmalardan kaçınarak, piyasadaki ekonomik koşulları da göz önüne alarak doğru hamleler ile işimize devam edeceğiz.

Markanız ile ilişkiniz nasıl?

Yöneticilerinizden beklentiniz nelerdir? Markamız 30 yıla yaklaşarak devam eden iş birlikteliğimizde her zaman yanımızda olmuştur. Türkiye’nin en büyük firmalarından biri olan Koç Holding her zaman bayisinin ve çalışanlarının yanında olmayı kendisine ilke edinmiştir. Yöneticilerden beklentimiz piyasa koşullarını ön görerek, müşteri tercihlerini doğru anlayarak dönemsel ve bölgesel kampanyalara önem vererek gelecek dönemde beklenen ekonomik durgunluğu daha az hissetmemizi sağlamalarıdır.

Sektörün genel manada sorunları nelerdir, bu sorunların çözülmesi için sizin önerileriniz nelerdir?

Sektörün en büyük sorunu nitelikli iş gücüdür. Hem mağazalarda hem de servis tarafında yeteri derecede nitelikli personel yoktur. Mesleki liselerden mezun olan gençler bile servislerde çalışmayı tercih etmemektedir. Özellikle turizm bölgesinde bulunduğumuz için insanlar 6 ay çalışıp, kalan 6 ayda ise dinlenmeyi tercih ediyor. Bu sorunun en temel çözümü, devlet özel sektörde çalışmayı desteklemelidir…Bunun için eğitim kursları açılmalı, gençler devlet memuru olmak yerine özel sektörde çalışmaya teşvik edilmelidir. Sektörümüzde arkadaşlarımızla sohbet ederken yaptığımız bir espri sanırım bu konunun tam açıklaması olacaktır; ‘Her evde bir doktor yok ama her evde bir buzdolabı var’ Doktorluk gibi kutsal bir meslek ile tabi ki kıyaslanamayacak bir iş yapıyoruz ancak bahsetmeye çalıştığım sektörde büyük bir istihdam sorunu var. Bunun çözümünü de devletin özel sektörde çalışmaya teşvik etmesidir. Çok basit bir örnek olarak; Acil temel ihtiyaç malzemeleri satan firmalar dışında özel sektörde devletteki gibi kısa bir çalışma saati düzenlemesi olsa özel sektöre talep artacaktır.

Dernek kurma çabaları içinde olduğunuzu öğrendim, neden dernek kurmak istiyorsunuz?

Dernek kurmayı istememizdeki asıl neden mevcut derneklerin ve Ticaret Odalarının sektörden kişilere yeterinde dokunamadığı düşünmemizdir. Dernek kurmaktaki asıl amaç kendi bölgemiz içerisinde farklı marka distribütörlüğü yapan bayi arkadaşlarla bir araya gelerek yukarıda da bahsettiğim sorunlarla ilgili nasıl çözümler bulabilmek, yaptığımız işlerle ilgili fikir alışverişinde bulunmak, toplu işlerde paslaşarak işi kendi bölgemiz içerisinde bitirmektir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*