Dyson, “Ev Tozu Araştırması”yla Evlerimizde Karşı Karşıya Olduğumuz Riskler Hakkında Çarpıcı Detaylar Paylaştı

Dyson ve İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin birlikte yürüttüğü “Ev Tozu Araştırması”, evlerimizde maruz kaldığımız kirleticiler ve sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerine dair gerçekleri ortaya koydu.

Dyson; Türkiye’deki evlerde bulunan kirleticiler, sağlık üzerindeki etkileri ve temizlik alışkanlıklarıyla ilgili bilgi edinebilmek amacıyla İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi’yle “Ev Tozu Araştırması”nı gerçekleştirdi. İstanbul’da yürütülen klinik araştırmayla dikkat çekici sonuçlar elde edildi.

Çalışma kapsamında, İstanbul’da evlerin salon ve yatak odalarından olmak üzere toplam 60 farklı noktadan Dyson V11 kablosuz elektrikli süpürgeleri kullanılarak alınan toz örneklerine 108 farklı analiz yapıldı. Araştırmanın detaylandırılması için bu evlerde yaşayan bireylerle demografik yapıları, temizlik alışkanlıkları, sahip oldukları alerjik rahatsızlıklar ve solunum yolu problemleri hakkında anket çalışması yapılarak evlerde bulunan alerjenlerle hastalık ilişkilendirmesi üzerine analizler gerçekleştirildi.

Sonuçları etkileyeceği düşünülen; evlerin bulunduğu lokasyonlar, oturulan binaların kat sayısı, evlerde yaşayan birey ve çocuk sayısı, çocukların yaşları, evcil hayvan besleme durumu gibi kriterler gözetilerek örneklemler kategorilendirildi.

Evlerimizde hangi alerjenlerle beraberiz ve bunun ne kadar farkındayız?

Yapılan araştırmaya göre bireylerin yüzde 75’i evlerinde bulunan toz tiplerinin farklında değil ama bizler evlerimizde her gün birçok farklı bakteri, metal ve mantar türüyle birlikte yaşıyoruz.

Araştırma yürütülen evlerde en çok ağır metaller (yüzde 93’ünde 14 farklı ağır metal) daha sonra bakteriler (yüzde 43,3’ünde 7 farklı bakteri) ve son olaraksa mantarlar (yüzde 26,7’sinde tek tür mantar) bulunuyor. Bu sonuçlara göre; 10 evden 9’unda metal ve ağır metale rastlanırken, evlerde görülen ortalama metal sayısı bakteri sayısından yüzde 150 daha fazla.

Çalışma yürütülen evlerin yüzde 10’nunda; bireyler üzerindeki tehlikeli etkilerinden doğurganlık engelleyici özelliğiyle dikkat çeken, büyük iş ve üretim makinelerinden, kumaş boyası, mıknatıs özellikli aletler ve elektronik cihazlardan ortaya çıkan “Molibden” ağır metaline yüksek miktarda rastlandı.

Zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz evlerimizde birçok bakteri türüyle karşı karşıya olduğumuz bir gerçek. Özellikle evcil hayvanlar, sinekler ve temas yoluyla yayılan bu bakterilerden “Coccus” türüne evlerin yüzde 93,3’ünde rastlanırken, evlerin çoğunda (yüzde 57) 7 bakteriden (Coccus, Bacillus, Staphylococcus, Streptococcus, Diplococcus, Coccobasilli ve Basillus) ortalama 4’ü bulunuyor.

Bireylerin uyuduğu yerdeki oksijen dengesinin bozulmasına, kaliteli bir uyku uyuyamamasına, burun tıkanıklığına, ağız ve boğaz gibi nefes yollarının kurumasına ve tahribata sebep olan “Hyphae” mantarına evlerin yüzde 26,7’sinde rastlanması ve bulunan noktaların ağırlıklı olarak yatak odası olması da çalışmada dikkat çeken bir başka nokta oldu.

Peki bu kirleticiler sağlığımızı nasıl etkiliyor?

Konuyla ilgili değerlendirme yapan İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Haluk Zülfikar, “Araştırmalara göre evlerimizde bulunan bakteriler özellikle sepsis gibi vücudun bağışıklık sisteminde ciddi hasarlara, beyin ve sinir siteminde ciddi sorunların ortaya çıkmasına sebep olabilecek encephalitis (sinir sistemi rahatsızlıkları) hastalıklara, kalp zarı ve kalp kapakçık problemlerine, ürolojik sorunları olan bireylerde sorunların tetiklenmesine, ağız-yutak hastalıklarına, alerji, astım ve solunum yolu rahatsızlıklarına neden oluyor.

Elde edilen sonuçlara göre; evlerde söz konusu alerjenlerle yaşayanlar, yüzde 22 oranında solunum bozuklukları, zatürre, burun, göz vb tahrişler, yüzde 22 oranında beyin işlevlerinde bozulma, kemik yapısının zayıflık, doğurganlıkta azalma, yüzde 22,5 oranında böbrek, karaciğer sorunları ve yüzde 11,3 oranında kırmızı kan hücrelerinde azalma ve kromozon bozuklukları-mutasyonlara uygun hale gelme problemleriyle karşı karşıya. Araştırma; evinde yoğun miktarda bakteri bulunan bireylerin yüzde 56,7’sinde alerjik hastalıkların, bakteri ve metal yoğunluğu yüksek evlerdeki bireylerin yüzde 7,69’undaysa alerji ve astım problemlerinin aynı anda olduğunu gösterdi” dedi.

Evimiz gerçekten temiz mi?

Hastalıklara rastlanan evlerin yüzde100’ü seyrek ya da orta sıklıkta değil aksine sıklıkla elektrikli süpürgeyle temizlik yapıyor. Çok detaylı olmasa da genellikle haftada ortalama 3 kez elektrikli süpürge kullanıyor. Çoğunlukla astım hastalığına sahip ve evini haftada yaklaşık 3 defa temizlediğini belirten bireylerin (yüzde 99,78) yaşadıkları ortamda hastalığa sebep olan partiküllere rastlanması doğru şekilde temizliğin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Dyson elektrikli süpürgelerin arkasındaki mühendislik

Evdeki kirleticilerden kurtulup temizliğini sağlamak, sizin ve ailenizin sağlığını koruyabilmek adına önlemler almak oldukça önemli. Bunun en kolay yollarından biriyse doğru temizlik teknolojilerinden geçiyor.

Daha sağlıklı bir yaşam alanı için çözüm sunmak isteyen Dyson mühendisleri; tüm makinelerini son teknolojiye sahip laboratuvarlarda ve dünyanın pek çok yerinde bulunan gerçek evlerde çok titiz testlerden geçirerek tasarlıyor. En zorlu koşullarda ve optimum sürede test edilen makinelerle dünyanın her yerinden gelen toz örnekleri kullanılarak yüzlerce zemin üzerinde denemeler yapılıyor.

Dyson’ın en akıllı ve en güçlü elektrikli süpürgesi Dyson V11™ kablosuz elektrikli süpürge, özel dijital motorundan aldığı güçle çalışıyor. Tamamen kapalı HEPA filtre sistemiyle polen, bakteri, küf, toz akarı döküntüleri ve evcil hayvan kepeği gibi ince toz parçacıklarını yakalamada oldukça etkili olan ürün, 0,3 mikron kadar küçük partikülleri %99,99 oranında hapsediyor.

Halı, zemin, döşeme, yumuşak mobilyalar ve yataklardaki tozu temizlemek, iç mekandaki toz parçacıklarının miktarını azalttığından; evdeki toz seviyesini de dolaylı olarak iyileştirebiliyor. Dyson V11™ kablosuz elektrikli süpürge, ince parçacıkları bile haznesine ve filtresine hapsedip temiz hava yayarak temizlik rutininizi en hızlı, verimli ve sorunsuz şekilde gerçekleştirmenize imkan veriyor. Gelişmiş filtre ve conta sistemiyle, yalnızca görebildiğiniz tozu değil göremediğiniz parçacıkları da yakalıyor. Farklı zeminler için geliştirilen birçok farklı başlığı ve aparatıyla her zeminde ve en ince çatlaklarda bile derinlemesine temizlik sunuyor.

Araştırma Hakkında:

  • 30 hanenin hem salon hem de yatak odalarından olmak üzere toplam 60 farklı noktadan Dyson V11 kablosuz elektrikli süpürgeleri kullanılarak alınan toz örneklerine 108 farklı analiz yapıldı.
  • Bu hanelerde yaşayan 54 bireyle demografik yapıları, temizlik alışkanlıkları ve sahip oldukları solunum yolu problemleri hakkında anket çalışması yapılarak hanelerde bulunan alerjenlerle hastalık ilişkilendirmesi üzerine çalışıldı.
  • Analiz örnekleri toplanırken; hanelerin bulunduğu lokasyonlar “Şehir Merkezinde Bulunan Yaşam Alana (%20)”, “Merkezden Uzak Şehir Yaşam Alanları (%67)” ve “Şehir Merkezinden Uzak Yaşam Alanı (%13)” olarak seçildi. Aynı zamanda binalar “Az Katlı”, “Orta Katlı” ve “Yüksek Katlı” olmak üzere de kategorize edilerek hem lokasyon hem de hane konumuna göre risklilik analizi yapıldı.
  • Klinik araştırma için sonuçları oldukça etkileyeceği düşünülen “Hanede Yaşayan Birey Sayısı”, “Hanedeki Çocuk Sayısı”, “Hanede Bulunan Çocukların Yaşları” ve “Evcil Hayvan Besleme” kriterleri göz önünde bulundurularak örnekler toplandı.

Katılanların Demografik Bilgileri:

  • Cinsiyet: Toz örneklerinin toplandığı hanelerde yaşayan bireylerin %41’i erkek %59’u kadın.
  • Yaş: Bu hanelerde yaşayan bireylerin %15’i 17-29 yaş, %28’i 30-39 yaş, %26’sı 40-49 yaş ve 50- üstü yaş aralığında.
  • Eğitim ve İş: Bu bireylerin %9’u ilköğretim ve altı, %15 lise ve %76’sı üniversite ve üstü eğitim derecelerine sahipken %22’si serbest meslek çalışanı, %59’u maaşlı çalışan, %11’i işsiz ve %7’si emekli.
  • Medeni Durum: Bu bireylerin %76’sı evli, %7’si boşanmış ve %17’si bekar.
  • Gelir Düzeyi: Bu bireylerin %54’ü üst gelire, %33’ü orta-üst gelire ve %13’ü orta gelire sahip.
  • Yapılan araştırmaya göre hanelerde alerji hastası olan bireylerin yaklaşık %66’sı kadınlardan oluşuyor.
  • Hanede alerji ve astım hastalığı sahibi bireylerin ortalama yaşı genellikle 40 – 50 ve sonrası yaş aralığı şeklinde gözlemleniyor. Bu aralıkta toz alerji hastalığı olanlarda 18 yaş üstü tüm yaş gruplarında, yanı sıra özellikle de 40 – 60 yaş aralığında bireylerde de sıklıkla rastlanıyor.
  • Alerji hastalığına rastlanan hanelerdeki bireylerin %75 beyaz yakalı, %25 ise serbest meslek erbabı ağırlıklı olmak üzere diğer tüm kitlelerdeki şahısları içeriyor.
  • Çalışma kapsamında, alerji hastalığına daha çok A ve B, astım hastalığına ise daha çok C1 Sosyo-Ekonomik gruptaki bireylerin olduğu hanelerde rastlanıyor.
  • Rastlanan rahatsızlıkları içeren hanelerin yaklaşık %75’i şehir içinde, sanayinin arasında ya da yakınındaki hanelerden, ancak %25’i ise şehir dışındaki hanelerden oluşuyor.

Katılanların Temizik Alışkanlıkları:

  • Toz alerjisine sahip olan bireylerin yaşadığı hanelerin %75’inde hane temizliği hane bireyleri tarafından yapılırken ancak %25’i haneye temizlik desteği verenler tarafından yapılıyor.
  • Söz konusu hanelerde haftalık çamaşır yıkama sayısı ortalama 4 kez civarında seyrederken söz konusu hastalıklara rastlanılan evlerin hepsi, sıklıkla çamaşır yıkayan, duş alan, günlük yaklaşık 10 kez el yıkayan bireylerin yaşadığı evlerden oluşuyor.
  • Görüşülen hanelerdeki bireylerin %58 hanelerinin temizliğinin iyi ve geri kalan %42 ise çok iyi (çok temiz) olduğuna inandıklarını belirtiyor.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*