Onların sesine kulak verin lütfen…

Dağıtım Kanalı dergisi olarak yıllardan beri sürdürdüğümüz misyonumuzu bir kere daha tekrarlamak isteriz. Türkiye’nin otomotiv sektöründen sonra en yüksek cirolu ihracat gücüne sahip olan sektörlerin başında gelen, iç pazarda ise telekomünikasyon sektöründen sonra en yüksek ciroya sahip olan beyaz eşya sektörünün temelinde yatan gerçek, beyaz eşya perakendecilerinin varlığını sürdürüyor olmasıdır.

Sektörün büyük markalarının bayilerini güçlü ve kuvvetli tutmasının altında yatan yegâne sebeplerden birisi de bu gerçektir. Türkiye beyaz eşya sektörü bu güçlü altyapısı sayesinde dünyada eşi benzeri bulunmayan bir modelin de sahibidir. 1960 yılından bu yana lime lime işlenerek oluşturulan bu modelin adı “bayilik teşkilatı”dır. Dağıtım Kanalı, 1998 yılından bu yana işte bu teşkilatın sesi olmayı amaçlamış ve bu misyonunu sürdürmeye de devam ettirmektedir.

Bayilik teşkilatı, sektörün gizli öznesi, aynı zamanda probiyotikleridir. Sektörün sağlıklı olarak işlemesi ve gelişmesi için bayilik teşkilatını güçlendirmek ve onları korumak gerekir. Beyaz eşya sektörümüz, içeride yani Türkiye’deki gücü sayesinde dışarıda, yani dünyada üretimde Çin’den sonra gelen 2. büyük üretici konumunda. Bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra pandemi süresince bayilerimizin sektördeki durumlarını kısaca sizlere aktarmak isteriz.

Dağıtım Kanalı olarak pandemi boyunca hem dergimizin haber sayfaları hem de Youtube kanalımızda yaptığımız özel yayınlar ile bayilerimizin ve üreticilerimizin motivasyonlarını ve iletişimlerini canlı tutmaya çalıştık. Bu çalışmalarımız sırasında konuğumuz olan marka yöneticilerinin ve uzmanların görüşlerine sıkça yer verdik.

2019 yılı verilerine göre Türkiye’de 28 milyon adet beyaz eşya üretiminin 6,5 milyon âdedi bayilik teşkilatı aracılığı ile yurt içinde satılmakta. Ayrıca dolaylı da olsa 600 bin kişiye istihdam sağlayan sektörün en uç noktasında bulunan bayiler, yanlarında çalıştırdıkları elemanlar ile bu istihdamın en tepe noktasını oluşturmaktadır.

Bayilerle yaptığımız görüşmelerde ortak görüş şu oluyor;

“Biz bayiler nasıl bir meslek yapıyoruz ki, hem müşterilerimizi, hem üreticilerimizi, hem devletimizi, hem çalıştığımız bankaları hem de yanımızda çalıştırdığımız elemanlarımızı sürekli mutlu etmek zorundayız. En zor olan da bu mutluluğu sağlamaya çalışırken, bayiler olarak biz acaba her zaman mutlu muyuz?”

Uzmanlara göre Türkiye beyaz eşya pazarını oluşturan 4 ana faktör var; Evlenme Pazarı, Boşanma Pazarı, Yazlık-Yayla-Okul Zamanı Pazarı ve son olarak Değişim Pazarı. Değişim pazarı bu pazarların en etkilisi olanı çünkü bu pazar harekete geçmezse sektör de harekete geçmiyor. Ve değişim pazarı bu satışların neredeyse yarısını oluşturuyor.

Pandemi, sektörde değişim pazarını harekete geçirdi. Geniş aileler evde kalmak zorunda olduklarından daha büyük buzdolaplarına ve daha çok enerji verimliliğine sahip ürünlere ihtiyaç duydular. Daha fazla çamaşır yıkamak zorunda kaldılar. Dolayısıyla eski çamaşır makinalarını ve bulaşık makinalarını değiştirdiler. Sağlıklarına ve ceplerine uygun olması için taze sebze, meyve, balık ve etleri çok alıp derin dondurucularda saklama ihtiyacı duydular, evde kaldıkları zaman içinde daha geniş ekrandan film seyrettiler vs.

Pandemi, tüm olumsuzluklarına rağmen sektöre ciddi bir ivme kazandırdı. Hatta bir bayi dostumuzun “Salgının ilk günlerinde caddede açık olan sadece bir bizim dükkân bir de fırın vardı.” şeklindeki sözleri, onların bu özel günlerde kamuya ne kadar faydalı işler yaptıklarının birer göstergesi gibiydi.

Yukarıda söylediğim gibi bayilerimizin mutluluğu sektörün mutluluğu gibi oldu. Onları mutlu etmeden sektöre yön vermek ve satış ivmesi kazanmak çok zor gibi.

Uzmanlardan aldığımız bilgileri salgın boyunca bayilerimize aktarmaya çalıştık, onların tavsiyesini sıkı sıkıya dinleyen perakendeci dostlarımız bugün geleceğe daha umutla bakıyor ancak tüm bu bilgileri takip etmeyen bayi dostlarımız ise bugünlerde kara kara düşünüyor.

Mart sonu, nisan ayı başı gibi AVM’lerin kapanması ile AVM’de yer alan bayiler zor günler geçirdi. Bir yandan kira baskısı, bir yandan masrafların yüksekliği, bir taraftan da satışların sıfır noktasına inmesi AVM mağazaları için tam olarak kaos oldu. Ancak hemen hemen tüm AVM yönetimleri bu dönemde kira almayarak bayileri bir nebze de olsa rahatlattı. Yine devletin aldığı Kısa Çalışma Ödeneği kararı özellikle AVM mağazaları için bir can suyu olma olanağı sundu.

Ancak bu şunu bize gösteriyor ki “Bayilik Teşkilatı” dediğimiz iş kolunda bulunan bayilerimiz, tüm risklerini aynı sepette bulundurmaktan ziyade özellikle AVM’ler de kendilerine faydalı olmayan mağazalarını kapatarak en kısa zamanda cadde de yerlerini almalılar.

Ayrıca özellikle metropoller dışında olan müşterisi ile senetli çalışan mağaza sahipleri, alacaklarını senetten çıkartıp ürüne tahvil ederek kendilerini ve sermayelerini enflasyona karşı korumalılar.

Bu dönemde orta segment ürünleri stoklarında tutmayı ve tüketiciye verilecek hizmetin kalitesini yükseltmeyi göz ardı etmemeleri gerek.

Son bir sözümüz de üretici firmalara… Markaların varlık sebepleri olan bayilerimizi güçlendirmek ve mutlu etmek öncelikle sizlerin, daha sonra da ülkenin geleceği için çok önemli.

Sizleri elbette çok iyi anlıyoruz. Karlılık, sürdürülebilirlik noktasında çok önemli bir konu. Ancak daha karlı diyerek yurt içi pazarını göz ardı edip ihracata daha fazla yönelirsek, yurt içi satışlarında ürün sıkıntısı çekileceği gün gibi aşikârdır. Ve tam şu günlerde bayilerimiz satış yapacakken ne yazık ki ürün bulamamaktadırlar.

Onların sesine kulak verin lütfen.

Dağıtım Kanalı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*