İşsizlik, Hayat Pahalılığı ve Türk Lirasının Değer kaybetmesi en büyük sorunumuz

2010 yılından bu yana Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın koordinasyonunda akademik bir ekip tarafından sürdürülen ve Türkiye kamuoyunun güncel siyasal, sosyal, ekonomik, güvenlik ve kültür konularındaki gündemi ve tercihlerini tespit etmeye yönelik “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması (TSSEA)”2018 yılı sonuçları açıklandı.

TSSEA-2018 sonuçlarına göre, Türkiye halkı, Türkiye’nin en önemli sorunları olarak; işsizlik, hayat pahalılığı ve Türk lirasının değer kaybetmesini görüyor.Terör sorunu gerilerken, FETÖ hala ciddi bir tehdit olarak algılanıyor

Kadir Has Üniversitesi’nin bir araştırma üniversitesi olduğunu belirten Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz “Araştırma üniversitesi kimliğimiz ile yıllardır çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması da bunun bir parçası. Bu araştırmalar ile halkın nabzını objektif olarak ölçüyoruz. Bu yılki araştırmada da en büyük sorunun işsizlik olduğunu gördük. 2017’de yüzde 17’lik oranla en önemli üçüncü sorun olarak görülen işsizlik, bu yıl yüzde 27’ye ulaşarak en büyük sorun haline gelmiş durumda” dedi.

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Merkezi bünyesinde gerçekleştirilen “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması (TSSEA)” 2018 yılı sonuçları 30 Ocak 2018Çarşamba günü Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirilen, Prof. Dr. Mustafa Aydın liderliğindeki araştırma ekibinden Prof. Dr. Murat Güvenç, Prof. Dr. Osman Zaim, Prof. Dr. Mitat Çelikpala ve Dr. Emrah Karaoğuz’un yanı sıra, Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz’in katıldığı basın toplantısı ile paylaşıldı.

“Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması (TSSEA)”, 12 Aralık 2018-4 Ocak 2019 tarihleri arasında Türkiye nüfusunun genel temsiliyetine sahip 26 kent merkezinde ikamet eden, 18 yaş ve üzeri bin kişi ile yüz yüze olarak, siyaset, ekonomik gelişmeler, toplumsal ilişkiler, Türkiye ve uluslararası gündem konularında soruları içeren anket ile gerçekleştirildi.

ARAŞTIRMA SONUÇLARINI PARTİ SEÇMENLERİNDEKİ DEĞİŞİMLER BELİRLEDİ

TSSEA-2018 sonuçlarındaki en önemli değişimlerin 24 HAZİRAN 2018 Genel Seçimlerinde verilen oylara göre tespit edilen siyasi parti bağlılıklarında yaşanan çözülmeler sonucunda gerçekleştiği tespit edildi. Türk halkının siyasi yelpazedeki yeri konusunda yaşanan değişimler ile parti aidiyetlerinde görülen çözülmelerin, farklı alanlardaki hükümet politikaları ile kurumlara güven derecesi ve Türkiye’de yaşamaktan duyulan mutluluk gibi çok sayıda ölçülen değerde görülen değişim eğilimlerini açıklayan temel nedenler olduğu tespit edildi.

DİNDARLIK ARTARKEN, MUHAFAZAKARLIK AZALIYOR

2015 yılında araştırmaya ayrı bir siyasi tanımlama kategorisi olarak eklenen “Dindar” tanımlaması, o tarihten beri sürekli yükseliş göstererek, 2018’de yüzde 30,9’a ulaştı. Aynı süre içerisinde kendisini siyasi açıdan muhafazakâr olarak tanımlayanlar ise sürekli düşerek, 2018’de yüzde 13,5 olarak tespit edildi. Öte yandan, kendini Cumhuriyetçi/Kemalist olarak tanımlayanlar 2017’ye göre 1 puan artarak, 2018’de 16,9 olurken, Sosyal Demokrat olarak tanımlayanlar 4 puan azalarak, yüzde 6,3 olarak tespit edildi. Buna göre, Dindar/Muhafazakâr toplamı 2014’de yüzde 37,1 iken, 2017’ye kadar artarak yüzde 47,4’e ulaşmışken, araştırmada ilk kez bu toplam 2018’de gerileyerek yüzde 44,4 olarak tespit edildi.

EN ÖNEMLİ SORUNLAR İŞSİZLİK VE HAYAT PAHALILIĞI

Araştırma sonuçlarına göre, halk 2018 yılında işsizlik ve hayat pahalılığının ardından; FETÖ tehdidi ve terörle mücadeleyi Türkiye’nin en önemli sorunları olarak görüyor. 2017’deyüzde 17’lik oranla en önemli üçüncü sorun olarak görülen işsizlik, bu yıl yüzde 27’yeulaşarak ülke sorunları arasında birinci sıraya yerleşti. 2016 yılında radikal bir artış gösteren FETÖ,2017 yılındaki düşüşünü sürdürerek yüzde 18,1’den, yüzde 16,2’ye gerileyerek 2018’de ülkenin en önemli üçüncü sorunu olarak tespit edildi. “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?” sorusuna “işsizlik” yanıtını verenler 2017’de yüzde 17 iken bu sene yüzde 27’ye; “hayat pahalılığı” yanıtını verenler ise yüzde 13,2’den yüzde 17,8’e yükseldi. Öte yandan, coğrafi olarak bakıldığında Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu hariç tüm bölgelerde en önemli sorun ‘işsizlik’ iken, Güneydoğu Anadolu bölgesinde ‘hayat pahalılığı’, Doğu Anadolu bölgesinde ise ‘terör’ en önemli sorun olarak görülmektedir.

EKONOMİK OLARAK DAHA KÖTÜ DURUMDA HİSSEDİYORUZ

Araştırma sonuçlarına göre, “Son bir yılda yaşanan ekonomik gelişmeler sizi nasıl etkiledi?” sorusuna toplumun yüzde 57,1’i ekonomik olarak daha kötüye gittiğini belirtirken, yüzde 21,9’u hiç etkilenmediğinin yanıtını verdi.

Ankete göre, 2016 yılından beri ‘başarılı’ bulunma oranı artışta olan “hükümetin ekonomi politikaları”, 2018 yılında 2017’e göre 14,2 puan düşerek yüzde 33,5 oranında başarılı bulundu. Bu oranın 2016 yılının sonuçlarının gerisinde kaldığı gözlemlendi. Özellikle kendini muhafazakâr ve dindar olarak tanımlayanlar hükümetin ekonomi politikalarını başarılı bulurken, sosyal demokrat ve Cumhuriyetçi/Kemalist olarak tanımlayanlar başarısız buldu.

SINIR ÖTESİ OPERASYONLARA DESTEK DÜŞÜYOR

Terörle mücadelede sınır ötesi operasyonlara olan desteğin bu yıl yüzde 56,4’ten 45,1’e düştüğü gözlemlenmekte olup, buna karşın Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları halk tarafından başarılı bulunmuştur. Hükümetin Suriye politikasının başarılı bulunmasında 2017’ye göre yüzde 4’lük bir düşüş gözlemlenmiştir. Hükümetin Suriye politikalarını başarılı bulanların oranı siyasi partilere göre incelendiğinde, AK Parti’ye oy verdiğini belirtenlerin büyük ölçüde hükümetin Suriye politikalarını‘başarılı’ olarak değerlendirirken, diğer parti seçmenleri arasında ‘başarılı’ bulma oranının daha düşük olduğu görülmektedir. Hükümetin dış politikasını “kesinlikle başarılı” ve “başarılı” bulan AK Parti seçmeninin oranı yüzde 61,1;MHP’ye oy verdiğini belirten kişilerde yüzde 30,5; CHP seçmeninde yüzde 21,2 ve HDP’ye oy verdiğini belirten kişilerde ise yüzde 7 olmuştur.

Türk halkının yüzde 58,7’lik kesimi Türkiye’nin NATO üyeliğinin devam etmesi gerektiğini belirtirken; ankete katılanların yüzde 41,9’u Türkiye’nin NATO üyesi olmadan da güvenliğini sağlayabileceğini düşünürken, yüzde 34,8’si sağlayamayacağını düşünüyor.

Öte yandan, AB müzakerelerine devam edilmesi gerektiğini belirtenlerin oranı, yüzde 48,9 olarak gözlemlendi.2017 ile karşılaştırıldığında NATO üyeliğine devam konusunda ciddi bir değişiklik görülmezken; AB ile müzakerelere devam edilmelidir görüşü 5,3 puanlık artışla yüzde 48,9 oldu. Yine de bu oranın geçmiş yıllara göre düşük düzeyde olduğu görülmektedir. Nitekim, halkın Avrupa Birliği üyeliğini destekleme oranı 2014’te yüzde 71,4, 2015’te yüzde 65,1 olarak gözlemlenmişti. 2016’da yüzde 45,7 olarak çıkan oran 2017’den itibaren yeniden artışa geçerek, 2018’de yüzde 51,8 oldu. En fazla yükseliş, 15,4 puan artışla kendini siyasi açıdan “muhafazakâr” olarak tanımlayanlarda gerçekleşti.

Öte yandan araştırma sonuçlarına göre, halkın Türkiye’nin bölünme tehlikesi altında olduğunu düşünme oranında geçen yıl başlayan düşüş bu sene de sürmektedir. Buna göre “Sizce Türkiye bölünme tehlikesi altında mı?” sorusuna katılımcıların yüzde 18,8’i “Evet” cevabı verdi. 2017 yılında bu oran yüzde 28,8 olarak gerçekleşmişti.

EN TEHLİKELİ ÜLKE ABD; TEK DOST AZERBAYCAN, MÜSLÜMAN ÜLKELER YÜKSELİŞTE

Bu yıl da ABD 17,6 puanlık artış ile yüzde 81,9’luk kesim için Türkiye’ye en çok tehdit oluşturan ülke oldu. Türkiye için tehdit oluşturduğu düşünülen ülkeler arasında yüzde 63,3’lük oran ile İsrail ikinci sırada yer aldı. Türkiye’nin en önemli dostu/müttefiki şeklinde ifade edilen ülke ise yüzde 63,6 ile yine Azerbaycan oldu. Azerbaycan’ı KKTC ve Pakistan takip etti. Geçen yıl ile karşılaştırıldığında ankete katılanlara, Türkiye’nin dış politikada iş birliği yapması gerektiği düşünülen ülkeler sorulduğunda, 2017’de başlayan trend devam ederek, ilk sırada yüzde 19,6 ile Müslüman ülkeler çıktı; Müslüman ülkeleri yüzde 18,2 ile Rusya Federasyonu takip ederken, üçüncü sırayı yüzde 17,5 ile “Kimseyle ittifak kurulmamalı/yalnız hareket edilmeli” diyenler aldı.

YÜZDE 41,4 CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’Nİ BAŞARILI BULUYOR

Ülkenin yönetim tarzı olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini benimseyenlerin oranı yüzde 46,7 olarak tespit edilirken, toplamda başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı alternatiflerini destekleyenlerin oranı yüzde 58,5 olarak belirlendi. Öte yandan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin performansını nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna yüzde 41,4 “başarılı” yanıtını verirken, yüzde 30,2 “başarısız” yanıtını verdi.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ‘İNANÇLI MÜSLÜMAN’ OLMALI

Katılımcılara sorulan “Sizce [X Şehri] Büyükşehir Belediye Başkanı olacak kişi size sayacağım özelliklerden hangilerine sahip olmalıdır?” sorusuna İstanbul’da ilk sırada ‘İnançlı Müslüman’ ikinci sırada “çalışkan” karşılığı verilirken; Ankara ve İzmir’de ise ilk iki sırada‘Çalışkan’, ‘Dürüst ve namuslu olmak’ cevapları verildi. Bunun yanı sıra, İstanbul’un en büyük problemi yüzde 36,5 ile ‘Trafik Yoğunluğu’ olurken; Ankara’da yüzde 41 ve İzmir’de yüzde 46 ile ‘Altyapı Sorunları’ oldu.

Araştırma sonuçlarına göre, 31 Mart Belediye Başkanlığı seçimlerinde Türkiye için ‘aday’ ve ‘parti’birbirine yakın öneme sahip gözükmekte olup, oy tercihlerine göre ‘aday’ etkisi yüzde 50,6 olarak belirlenirken; ‘parti’ yüzde 49,4 olarak gözlemlenmiştir.

SİYASİ BOŞLUK ‘MERKEZ’DE VE ‘SOL’DA

Ankete katılanların sadece yüzde 28,6’sı siyasette boşluk olduğunu düşünürken, 51,4’ü herhangi bir boşluk olmadığını düşünüyor. Ayrıca siyasi boşluk olduğunu düşünenlere yöneltilen, “Bu Boşluk, Siyasi Yelpazenin Neresindedir?” sorusu verilen cevaplarda boşluğun en çok yüzde 35,7 ile ‘merkez’de ve yüzde 30,8 ile ‘sol’da olduğu yanıtları alındı. Öte yandan Türkiye’de siyasi bir boşluk olduğunu en çok düşünenler yüzde 42,4 ile CHPve yüzde 44,4 ile HDP seçmenleri olurken; bunları sırasıyla yüzde 29,5 ile MHP, yüzde 13,3 ile AK Parti takip etti.

Geçtiğimiz yıla göre düşüş gösterse de, kamuoyunun yüzde 30,8’i halen Türkiye’de yargının siyasallaştığını düşünüyor. Bunun yanı sıra “Türkiye’de bir siyasal kutuplaşma olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna yüzde 38,8 ile ‘evet’ cevabı bu sene de düşüş göstererek araştırma da yerini aldı.

EN ÇOK GÜVEN DUYULAN KURUM: JANDARMA

Araştırma sonuçlarına göre kamuoyuna en çok güvendiği kurumlar sorulduğunda, bu sene Jandarma önde çıktı. Jandarma hariç tüm kurumlara güven yüzde 55’in altında kaldı. 2017’de Cumhurbaşkanlığı kurumuna güven yüzde 56,5 olarak belirlenmişken, bu yıl bu oran yüzde 44,1 olarak tespit edildi. Kurumlara duyulan güvenin genel olarak düştüğü gözlemlendi. Ordu’ya olan güven yüzde 60’dan, yüzde 51,2’ye düştü. Bu düşüşe rağmen ikinci sırada yer aldı. En az güvenilen kurumise, bu sene de değişmeyerek yüzde 31,9 ile yine medya oldu.

TÜRKİYE’DE YAŞAMAKTAN MUTLU OLANLARIN SAYISI AZALIYOR

Ankete katılanlara sorulan “Türkiye’de yaşamaktan duyduğunuz memnuniyet seviyenizi öğrenebilir miyim” sorusuna yüzde 38,8 ‘mutluyum’ cevabını verirken; yüzde 19,8 ‘mutsuzum’ cevabını verdi. Araştırma sonuçları siyasi parti seçmenleri olarak analiz edildiğinde, Türkiye’de yaşamaktan mutlu olanların AK Parti seçmenleri olduğu; MHP, CHP ve HDP seçmenlerinin ise oransal olarak ‘ne mutlu ne mutsuz’ olduğu görülmektedir.

Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’nin yaklaşık yüzde 20’si imkânı olması durumunda yurtdışında yaşamayı tercih etmektedir. Bu tercihlerindeki en etkili ikinci motivasyon ise bu sene büyük bir artış ile ‘ekonomi’ olmuştur.  Seçmen bazında bakıldığında ‘yurtdışında yaşamayı tercih edenlerin’ ilk sırasında yüzde 33 ile HDP seçmenleri gelmektedir. HDP’yi yüzde 21,7 ile CHP; yüzde 17,9 ile MHP ve yüzde 10,1 ile AK Parti seçmenleri takip etmektedir. Genel orana bakıldığında Türkiye’nin yüzde 60,4’ü yurtdışında yaşamayı tercih etmemektedir.

ANKETE KATILANLARIN %60,9’u HİÇ KİTAP OKUMUYOR; %81,4’ü HİÇ TİYATRO’YA GİTMİYOR

Araştırma sonuçlarına göre bu yıl hiç kitap okumayanların sayısı 8,1 puan artarak yüzde 60,9 oldu. “Ayda bir gün ya da daha seyrek” okuyanlar ise 4,1 puan artarak yüzde 15,3 oldu. Buna karşın kitap okuyanların yılda okuduğu kitap sayısı 0,4 artarak; 5,4’ten 5,8’e yükseldi. Katılımcılara sorulan “Ne kadar sıklıkla gazete okursunuz?” sorusuna yüzde 57,5 ‘Gazete okumuyorum’ cevabını verirken, gazete okuyanların okuma sıklığı da 2017’ye göre düşerek, haftada ortalama 2,9 gün olarak belirlenmiştir.

Ankete katılanların yüzde 81,4’ü hiç tiyatroya gitmediğini belirtmiştir. Tiyatroya gidenlerin tiyatrolara gitme sıklığı ise ayda 1,3 günden 0,9 güne düşmüştür. Buna karşın ‘sinemaya gitmeyenlerin’ oranı yüzde 37,6’dan yüzde 35,3’e gerilemiştir. Sinemaya gitme sıklığı da geçen seneye göre düşüş göstererek ayda 1,5 günden 0,9 güne düşmüştür.

Katılımcılar sorulan “Tiyatro ve sinema dışında aşağıdaki etkinliklerden herhangi birine gider misiniz? Yılda kaç kere?” sorusuna yılda 7,1 kez ortalama ve yüzde 19 ile ‘Futbol Maçı’ cevabı verilmiştir. ‘Futbol Maçı’nın yıllık ortalaması 4,8’den 7,1’e artarken; bu etkinliğe gidenlerin oranı yüzde 24,1’den yüzde 19’a gerilemiştir. ‘Futbol Maçı’ cevabını sırasıyla ‘Pop Müzik Konseri’, ‘Diğer Spor Karşılaşmaları’, ‘Sergi’ ve ‘Sanat veya Halk Müziği Konseri’ cevapları takip etmiştir. Bu cevaplara arasında ‘Diğer Spor Karşılaşmaları’ ve ‘Sergi’ dışındaki bütün cevaplar geçen seneye göre düşüş göstermiştir.

Geçtiğimiz yıla göre ‘Günde ortalama TV izleme sıklığı’ 0,6 saat artarak 3,5 saat olarak gözlemlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre Türk toplumunun yüzde 94,3’ü televizyon izlemektedir. TV izleme sonuçları siyasi parti, siyasi görüş ve coğrafi bölgeler olarak ayrı ayrı incelendiğinde kesimler arasında ciddi bir farklılık gözlemlenmemiştir.

EŞCİNSEL KOMŞU İSTEMEM

Araştırma sonuçlarına göre, eşcinseller yüzde 53,8 ile en çok komşu olmak istenmeyen kesimi oluşturmaktadır. Eşcinselleri yüzde 45,8 ile ‘Sığınmacı/Mülteci’ler takip etmektedir. En çok komşu olarak istenen kesim ise yüzde 57,4 ile ‘Türk’ ve yüzde 48,6 ile ‘Sünni’ler olmuştur. Katılımcılar farklı etnik kimlikten komşu olarak, yüzde 57,4 ile ‘Türk’ ve 30,1 ile ‘Arap’ istemektedir. Yüzde 33,5 ile ‘Ermeni’ ve yüzde 31 ile ‘Rum’lar en az komşu olarak istenen kimlikleri oluşturmaktadır. Bunlara karşın Türkiye’de toplumun farklı kesimleri ile ilişki kurma konusunda hoşgörülü olma durumunun arttığı görülmektedir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*