Dünyada ve Türkiye’de perakende sektörü

Perakende, ihtiyaçlarımızın önemli bir kısmının karşılandığı pazar olduğu için aslında diğer pek çok sektörü kapsayan ve tüketicinin yanında diğer sektörlere de dokunan çok organize bir yapıyı içeriyor.

Bu nedenle perakende sektörü derken, kendi rakamsal büyüklüklerinin yanında tedarik zincirindeki her halka üzerinde etkisini, dünya genelinde sosyal faydayı da işin içine dahil etmek ve değerlendirmeye almak gerekiyor. Perakende, gerek teknolojik gelişmeler gerekse değişen tüketici davranışlarıyla, devamlı olarak dönüştürücü bir değişim süreci içinde olan sektörlerin başında geliyor. Teknolojik ilerlemeler dünya genelinde birçok sektörün üretim ve pazarlama süreçlerinde yeniliği beraberinde getirirken, perakende sektöründe de eski iş modellerinin geride bırakılmasına yol açıyor.

Son yıllarda internetin dünya genelinde her geçen gün daha fazla yaygınlaşmasıyla, e-ticaret olgusu organize konvansiyonel piyasalar için ciddi bir alternatif olmaya başladı. Bu durumu büyüyen bir tehdit olarak algılayan otoritelerin sayısı da her geçen gün artıyor. Dünya genelinde nüfusun artmaya devam etmesi perakende sektörünün toplam iş hacminin büyümesini desteklese de, son yıllarda hem geleneksel perakendeciler hem de organize perakende sektörünün büyük temsilcileri, e-ticaretteki çığ gibi büyüyen rakamlar karşısında zorlu bir dönem içinde bulunuyor. 2018 itibarıyla 25 trilyon dolar büyüklüğe ulaştığı tahmin edilen dünya perakende sektörünün genel olarak küresel GSYH büyüme hızının altında kaldığı hesaplanıyor. 2009 krizi sonrası dünya ekonomisi ortalama yüzde 3,8’lik büyüme yakalasa da perakende sektöründe büyümenin yüzde 3 seviyesinde kaldığı görülüyor. Küresel e-ticaret satışlarının ise 2021 yılına kadar yıllık ortalama yüzde 16 artması ve 4,5 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Tüketici güvenindeki kırılganlıklar ve enflasyondaki düşük seviyeler geçtiğimiz yıllarda perakende sektöründeki büyümeyi sınırlayan unsurlar olarak öne çıkıyordu.

Önümüzdeki dönemde ise küresel ölçekte ekonomi politikalarına ilişkin belirsizlikler nedeniyle tüketici güvenindeki kırılgan seyrin süreceği öngörülüyor. Bu belirsizlikler, küresel ölçekte enflasyonist riskleri de artırıyor. Küresel perakende sektöründe yaşanan yapısal değişimler sektörün ciro ve kar marjlarını baskı altına alıyor. Pazarın organize perakende sektörden online alışveriş sitelerine doğru kayışı, rekabeti yoğunlaştırırken kar marjlarını ise geriletiyor. Bununla birlikte, demografik değişimler ve sosyo-ekonomik açıdan eşitsizliğin artmasının küresel ölçekte toplam talepteki ve cirodaki büyümeyi sınırlayan bir unsur olduğu düşünülüyor.

Türkiye’de 2018 sonu itibarıyla 1 trilyon TL’lik büyüklüğe ulaştığı tahmin edilen perakende sektörünün toplam GSYH’nın yaklaşık yüzde 20’sine karşılık geldiği hesaplanıyor. Bunun üçte ikisini geleneksel perakendenin temsil ettiği kabul edilirken, üçte birlik kısmını organize perakende sektörü oluşturuyor. İstihdam içinde ise toptan ticaret ile birlikte değerlendirilerek, yüzde 14 gibi bir paya sahip olduğu görülüyor. Küresel perakende sektöründe olduğu gibi, yurtiçinde de sektörde önemli değişimler gözleniyor. Organize haldeki sektör geçtiğimiz yıllarda hızlı bir büyüme eğilimi kaydetse de e-ticaretin gelişmeye başlaması ile rekabetin gün geçtikçe kızıştığı gözleniyor. Bu noktada belirtmekte yarar var; Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) verilerine göre, 2017 sonu itibariyle Türkiye’de e-ticaret hacmi yüzde 37 büyüyerek 42,2 milyar TL’ye ulaştı. Henüz açıklanmamış olsa da, 2018’de bu rakamın 50 milyar TL seviyesine çıktığı tahmin ediliyor. Bununla birlikte, Türkiye’de perakende sektörü açısından yakın dönemde makroekonomik koşullar da çok destekleyici bir çerçeve sunmuyor. 2018 ortasında TL’deki değer kaybı ve faizlerdeki yükselişle GSYH büyümesi yavaşlarken, hane halkının tüketim harcamaları da belirgin olarak hız kesti…

Türkiye’de Perakende sektörü değişen tüketici taleplerine zamanında doğru bir şekilde cevap verebilmek için hızlı olmak ve farklı satış kanallarını koordineli bir şekilde yürütmek zorundadır.


Bu nedenle bilgi teknolojileri ve gerekli alt yapı yatırımları hayati önem taşımaktadır. Küresel değişim ve dönüşüm dalgaları 2019’da perakende sektöründe de kendini iyiden iyiye hissettirecek. Perakende sektöründeki en majör etki, değişen tüketici anlayış ve mantalitesi nedeniyle pazarlama ve satışta gelecek. Pazarlama ve satış kavramları dijital dönüşüm ortak paydasında eşitlenecek görünüyor. Tüketici alışverişini dijitale taşımak istiyor. Bu doğal trendler ve ivme perakendeciler tarafından yakalanmak istenecek. Y ve Z kuşaklarının pazarı şekillendiren tercih skalaları da bunda etkin. Sadece bu sebepledir ki perakende sektörü 2019’u dijital hamle yılı olarak kullanacak.


Dijital dönüşüm perakende sektörünün hem kurumsal ve hem de marka yapılanması anlamında tüm yüzey ve derinliklerinde 2019’da derinden hissedilecek. Çünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi içinde yer alan dijital ofisi yapılanması da kamusal tercihlerle bu dönüşümü hızlandıracak bir yapılanma içinde görünüyor. Dijital perakende yükselişte olacak. Perakendeciler on-line görünümlerine her zamankinden daha fazla dikkat edecekler ve bu alana marka ve reklam yatırımı yapacaklar. Kurumsal gelişim stratejilerini bu ana gelişim ekseni doğrultusunda tanımlayacaklar. Dijital marka varlıkları ve dijital entelektüel marka iletişimleri perakendeciler için 2019’da daha fazla ön plana çıkacak.


Bunun en önemli sebebi tüketicinin alışveriş dinamiklerinin hızlı bir değişim göstermesi durumu. Çünkü tüketici dijitalde. Hayat hızla dijitale doğru evriliyor. Ürün incelemeleri, ürün kıyaslamaları, ne, nerede, nasıl sorgulamaları, dijitalde marka deneyimi yaşama tutkusu tek tek ve çoğu zaman hepsi birlikte dijitalin perakende sektöründe de yükselme sebepleri arasında.

2019’da bu nedenle;

  • Multi-channel (çoklu kanal) kampanya tasarımları,
  • Click & Collect Uygulamaları, yani ürünü internetten satın alıp fiziksel mağazadan teslim alma,
  • Dijitaldeki bazı kampanyalar ile mağazadaki bazı kampanyaları eşgüdümleme dijitale geçiş aşamasında bir ara dönem olması,
  • In-store ordering uygulaması. Yani ürünü mağaza içinden beğenilip mağaza içi kiosktan satın alma deneyimi ile eve gönderilmesinin yapılması,
  • Big data ve small data tüketici insight araştırmaları,
  • Kullanıcı dostu dijital mecra tasarımları,
  • Mobil uyumluluk,
  • Online iş yapma stratejileri,
  • Dijital görünürlük gibi yeni nesil dijital kavramlar perakendecilerin gündeminde 2019’da hayat bulacak.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*