Herkesin merak ettiği…

10 yıldır ucuz dövizle sürdürülen kredi büyümesi, inşaat gibi üretken olmayan yatırımlarda kullanıldı. Tasarruflar düşük, tüketim yüksek seyretti. Bunlar da cari açığı büyüttü. Ekonominin sıcak paraya bağımlılığı arttı, cari açığın yaklaşık yüzde 75’i sıcak parayla finanse edildi.

Tüm bunlar krizin temel nedenlerini oluşturdu. “Tamam bunları biliyoruz, geç bunları” dediğinizi duyar gibiyim! Haklısınız! Hepimiz, 2019 da bizi nasıl bir ekonomik durumun beklediğini merak ediyoruz. Geçmişe bakınca geleceği tahmin etmek pek zor olmuyor açıkçası ve bence krizin bundan sonraki aşaması, firma iflaslarının ve işsizliğin yaygın bir şekilde artması olacaktır. Konkordato ilan ederek borçlarını erteleyen firmaların önemli bir kısmının iflası, önümüzdeki dönemde gerçekleşebilir. Ekonomi yönetimi sektörel olarak, özellikle inşaat, otomotiv ya da mobilya ve beyaz eşya gibi, faiz oranlarına duyarlı sektörlerde yoğunlaşan sorunları farklı mekanizmalar kullanarak ertelemeye çalışsa da talep daralmasının sertliği, firma iflaslarının önüne geçilmesini engelliyor.

Konunun bir başka boyutu da bankacılık sektörü ile ilgili. Sanayi sektörü ile bankacılık arasında borç yapılandırmaları ile başlayan gerilimin nasıl çözümleneceği henüz netleşmiş değil. Bu da kredi kanalının yeniden işleyebilmesinin önündeki önemli engellerden biri.

TL’deki nispi değerlenmenin temel nedeni, ekonomik krizin bizatihi kendisidir. Kriz, ekonominin durma noktasına geldiğini gösterdiği ölçüde, üretim için gerekli olan döviz talebinin azalması anlamına da gelecektir. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin zorlu ve uzun bir düzelme sürecine gireceğini, ekonomik büyümenin 2019’da yüzde 1,2’ye gerileyeceğini ve enflasyonun en azından 2020 sonuna kadar tek haneye çekilmesinin mümkün olmayacağını açıkladı. Hollanda merkezli ABN-AMRO bankası ise Türkiye ekonomisinin 2019’da yüzde 3 küçüleceği, dolar / TL kurunun yıl sonunda 8.2, Avro/ TL kurunun 9.4 olacağı ve enflasyonun yüzde 21’i bulacağı öngörüsünde bulundu.

Bir de notum var sizlere; “Frene bastığınız zaman riski kontrol etmiş değil, hareket etmeyi durdurmuşsunuz demektir”

İşletme giderlerine dikkat

Öncelikle zorunlu ve lüks giderleri birbirinden net olarak ayırmanız gerekli. Giderlerde kesinti yaparken iç müşterileriniz olan personelinizin de motivasyonunu kırmamanız gerekli. Zaten kurdan dolayı maaşları iyice azaldı.

Alacaklarınızı sıkı takip edin

Kriz dönemlerinde kimse elindeki nakit varlığı başkasına ödemek istemez, hele borca faiz işlemiyor ise bu nedenle alacaklarınızı çok sıkı takip etmeniz gerekli. Hatta gözden çıkardığınız müşterilerinize fiyat artışı da uygulayabilirsiniz. Ödemesini uzun süre yapmayanlara hukuki takipte gecikmeyin, yoksa borçlu şirketi her an yerinde bulamayabilirsiniz.

Müşterilerinizle iletişimi artırın

Böylesi dönemler, müşteri ihtiyaç ve davranışlarında büyük değişimler getirir. Müşteri davranışlarındaki değişimleri anlayamazsanız, müşterilerinizi kaybedersiniz. Müşterilerinizle çok daha yakın temas halinde olun. Onların değişen ihtiyaçlarını anlayın ve aynı hızda onların ihtiyacı olan cevapları verin.

Uzun dönemi değil, kısa dönemi düşünün

Geçen yüzyılın ünlü ekonomisti Keynes’in sözünü hatırlayın: “Uzun vadede hepimiz öleceğiz.” İşiniz kısa vadede, bunu aklınızdan çıkarmayın. Bu sebeple hedeflerinizi yıllık değil, aylık veya haftalık olarak belirleyin. Nakdinizi ise günlük olarak yönetin.

Kredi yönetimi

Aldığınız işletme kredileri işletme sermayesi döngünüz ile uyumlu olmalıdır. Sağlayacağınız finansmanın vadesinin ve geri ödeme koşullarının, ham maddeyi alıp üretime geçip stoklayıp satışa geçtiğiniz ve nihayetinde de tahsilat yaptığınız dönemin tamamını kapsar nitelikte olması gerekir ki doğru zamanda geri ödemelerinizi yapabilesiniz Finansman maliyeti daha yüksek olsa dahi olması gereken vadede borçlanmaya dikkat ediniz. Daha düşük maliyetli olduğu için kısa vadeli borçlanayım nasıl olsa vadesi geldiğinde yeni bir kredi alıp çevirebilirim düşüncesi özellikle kriz dönemlerinde işlemeyebilir. Sizi nakit akışı olarak zorlayan mevcut kredilerinizi de nakit akışınıza uygun olarak yeniden yapılandırabilirsiniz.

Stok yönetimi

Enflasyonist ekonomilerde paranı stoka bağlamak ve depoda bekletmek avantajdır ancak ürün fiyatlarının yüksek ölçeklerde artış göstermediği ve yoğun rekabet nedeniyle ürün penetrasyon riskinin fazla olduğu ekonomik yapıda, gereksiz stokla çalışmak perakendeci için sırtında kambur taşımak anlamına gelir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*