Kriz bize neler gösteriyor?

Son kriz, yakın geçmişte özellikle finansal piyasalara ‘deregulation’ adı altında tanınan serbestliğin sakıncalarını tartışılır hale getirdi.

Dergilerimizin yazarlarından Alpay Kajan'ın makalesidir

Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa’nın önemli ülkelerinde finansal piyasaları denetim altına alabilmek için, bir tür geriye dönüş olarak da tanımlanabilecek bazı yasal düzenlemeler hayata geçiriyor. Bunu hem anlayamıyor ve hem de ABD’ye olan kızgınlığımızı derinleştirerek içinden çıkılması güç bir noktaya ilerliyoruz. ABD serbest piyasalara neden müdahale ediyor. Hani bunlar özgürlükçü serbest piyasa ekonomisinden yanaydı! Cevap vermemiz gereken bir soru karşımıza dikiliyor. Serbest piyasa ekonomisine devlet müdahalesi gerekli mi?

Ekonomiye devlet müdahalesinin gerekçelerini tartışırken, gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında bir ayırım yapmak gerekiyor. Sanayileşmiş ülkelerde, devlet piyasalara genellikle rekabet koşullarını sağlamak, bu koşulların kötü kullanılmasından doğabilecek iktisadi ve toplumsal sakıncaları önlemek için müdahale eder. Oysa gelişmekte olan ülkelerde ise devlet müdahalesinin farklı gerekçeleri vardır. Türkiye sanayileşmekte olan bir ülke sayıldığına göre, bu gerekçeleri kısaca gözden geçirmek yararlı olacaktır.

Gelişmekte olan ülkelerin çeşitli özlemleri vardır. Kişi başına gelirin kısa sürede yükselmesi, hızla artan nüfusun yarattığı işgücüne istihdam imkânı sağlanması, bu iki amaca bir an önce ulaşmak için sanayileşme çabalarının hızlandırılması, sanayileşmenin gerektirdiği birikimi yaratırken gelir dağılımının bozulmaması, kalkınmanın gerektirdiği ve henüz yurtiçinde üretilmeyen makine-teçhizat, hammadde ve enerjinin ithal edilebilmesi için gerekli dövizi sağlayacak ihracatın teşvik edilmesi, bu özlemlerin başlıcalarıdır.

Ayrıca bu özlemlere kavuşmak istenirken harcanan çabaları boşa çıkarabilecek hızlı bir enflasyona yol açmamak, gelişmenin ancak sağlıklı ve iyi eğitilmiş kuşaklarla gerçekleştirilebileceği noktasına gereken önemi vererek sağlık ve eğitim hizmetlerini geliştirmek ve yaygınlaştırmak, nüfusun önemli bir kısmının kırsal kesimde yaşayıp çalıştığını bilerek sanayileşmenin ve kentleşmenin yarattığı sorunlar kadar tarım ve köy yaşamının sorunlarına da eğilmek, bölgesel dengesizliğin giderilmesine yani göreli olarak fakir bulunan bölgelerin daha hızlı kalkınmasına öncelik vermek de amaçlanır.

Şu hâlde önce devletin ekonomiye topyekûn müdahale araçlarını, istikrar içinde canlanma amacına uygun olarak gözden geçirmek gerekmektedir. Devletin veya hükümetlerin ekonomiye topyekûn müdahale etmesini veya ekonomiyi tepeden yönlendirmeyi kolaylaştırabilecek ve birbirine sıkıca bağlı iki politika vardır: Maliye ve Para Politikası…

Yine son krizin kanıtladığı gibi, özellikle finansal piyasaların bütünüyle başıboş bırakılması halinde dünya çapında bir tahribatın ortaya çıkabilme ihtimali bir hayli yüksek görünmektedir. Bütün mesele, piyasa serbestliği ile piyasalara kamu müdahalesinin ölçülerini, yöntemlerini ve en önemlisi amaçlarını açık bir şekilde tanımlayıp aralarındaki dengeyi kurmaktır

Dr. W. Edwards Deming

Kalite dünyasında derin izler bırakan bir kalite gurusudur. Ortaya koyduğu felsefe ile üretim ve servis organizasyonlarının rekabet gücünün artmasını sağlayan bir kalite anlayışının ve kalite devriminin önderliğini yapmıştır. Geleneksel yönetim tarzını kemiren ancak alışkanlık yapmış hastalıkları çarpıcı bir biçimde ortaya koymuştur. Kalite için herkesin elinden geleni yapmasının yeterli olmadığını; en başta üst yönetim olmak üzere köklü bir zihniyet değişiminin ve tüm organizasyonu kavrayacak kültürel bir değişimin gereğini savunmuştur. Deming felsefesi baz alınarak daha sonra Toplam Kalite yönetimi modeli; iş mükemmelliği modelleri ve Yalın Yönetim modeli geliştirilmiştir. Deming felsefesinin 14 ilkesi:

1. İlke: Ürün ve hizmeti geliştirmeye yönelik amaç tutarlılığını sağlayın.

2. İlke: Yeni felsefeyi benimseyin.

3. İlke: Kalite kontrole güvenmekten vazgeçin

4. İlke: Fiyata göre alım yapmaktan vazgeçin

5. İlke: Ürün ve hizmet ile onları üreten sistemi sürekli iyileştirin

6. İlke: Eğitimi kurumsallaştırın

7. İlke: Liderliği benimseyin ve kurumsallaştırın

8. İlke: Korkuyu yok edin

9. İlke: Bölümler arasındaki engelleri kaldırın

10. İlke: Sloganları, öğütleri, hedefleri yok edin

11. İlke: Sayısal hedefleri kaldırın

12. İlke: Çalışanları iş yapma gururundan yoksun bırakan engelleri kaldırın

13. İlke: Herkes için eğitimi ve kendini geliştirmeyi destekleyin

14. İlke: Yeni felsefeye göre değişimi gerçekleştirmek için herkesi eyleme geçirin

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*