
Öncelikle kısaca sizi ve firmanızı tanıyabilir miyiz?
1983 yılında Diyarbakır’da dünyaya geldim. 3’ü kız, 2’si erkek olmak üzere 5 çocuğum var. Lise mezunuyum. 2010 yılından bu yana beyaz eşya sektöründeyim. Sektöre ilk defa bir çalışan olarak girdim ve bir Vestel bayisinde 5 yıl çalıştım. Orada şubeleşip, mağazanın yöneticiliğini yapıyordum. 2016 yılında arkadaşım sektörü bıraktı ve ben kendi şirketimi kurup Vestel bayisi olarak devam ettim. 2018 yılında ikinci şubemi kurarak, 2 şube ile yoluma devam ediyorum. Başka bir işimiz yok, sadece beyaz eşya sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Bizim tek işimiz bu olduğu için dört elle sarılarak devam ediyoruz.
Mağazalarınızın özelliklerinden bahseder misiniz?
180 metrekarelik bir mağazamız var ve burada 2 kişi olarak çalışıyoruz. Mağazamız, şehrin eski yerleşim bölgelerinden birinde yer alıyor. Diğer mağazamız ise havaalanı kavşağında, yeni yerleşim bölgelerinden birinde bulunuyor. O mağaza 250 metrekarelik bir alana sahip ve burada 3 kişi çalışıyoruz.
Bize bölgenizi ve çevrenizi tanıtır mısınız? Buradaki tüketici yapısından bahseder misiniz?
Diğer markalar açısından baktığımızda, Diyarbakır daha hareketli bir yer. Ancak son zamanlarda Zorlu Grubu olarak işimize daha fazla özen göstererek bizde piyasada varlığımızı hissettirdik. İnternet satışına da ağırlık verdik. Şu an, diğer markalardan geri kalır yanımız kalmadı. Diyarbakır’da Vestel’i iyi tanıttık ve buradaki kitleyi markaya alıştırdık. Geçmişte Vestel bölgede bu kadar etkili değildi ama markanın etkisi ve gücü ile, eksiklerimizi giderdik. Bugün, buradaki 3 büyük markadan biriyiz diyebilirim. Diyarbakır bölgesindeki kitle çok değişiyor. Bazı tüketiciler fiyata, bazıları ise kaliteye odaklanıyor. Şehir büyük, nüfusumuz 2 milyona yakın. Biz de yapabildiğimiz kadar herkese hizmet vermeye çalışıyoruz, ihtiyaçlara göre hareket ediyoruz. Farklı finansman seçenekleri sunarak her açıdan hizmet vermeye gayret ediyoruz ve herkesin nabzına göre çözüm sunmaya çalışıyoruz.
Vestel markası size ne ifade ediyor? Yöneticilerinizle aranız nasıl?
Vestel markası bizim için bir aile ve bir ev gibi. 15 yılımız birlikte geçti. Ben asgari ücretle çalışan birisiydim, şimdi ise 2 şube sahibiyim. Çok yol katettim ve bunu Vestel’in katkılarıyla başardım. Artık Vestel, içimizden bir parça gibi. Yöneticilerimizde ailenin bir parçası gibi. Günün her saatinde görüşebiliyoruz, arayabiliyoruz. İç içe olmuşuz ve bir sıkıntımız yok.
Sektörde yaşadığınız genel sorunlar nelerdir? Bunlar için ne tür çözümler öneriyorsunuz?
Genel olarak birçok sorun var ve bunlar da olmaya devam edecek, çünkü büyük bir sektör ve geniş bir camia. Beyaz eşya fiyatlarını genelde düşük buluyorum. Beyaz eşyalar, bir evin olmazsa olmazıdır. Piyasaya baktığımda, diğer sektörlerdeki ürünlerle karşılaştırdığımda fiyatlar çok düşük kalıyor. Bunu tüm beyaz eşya markaları için söylüyorum. Örneğin, bir buzdolabının fiyatı bu seviyede olmamalı. Ortalama bir beyaz eşya, bir evde 10 yıl kullanılıyor. Rekabet nedeniyle bazı markalar fiyatlarını düşürebiliyor. Ancak genel olarak, beyaz eşya ürünlerinin fiyat bandının bu seviyede olmaması gerektiğini düşünüyorum. Fiyatı yüksek olan ürünler, tüketicinin gözünde kalite algısını da artırır.
Bölgenizde sosyo ekonomik ve politik gelişmeler tüketiciye nasıl yanıyor? Durgunluk ve hareketlilik anlamında neler yaşanıyor?
Pandemi döneminde beyaz eşya sektörü ekonomik açıdan oldukça iyiydi. Perakendeciler için de çok daha avantajlı bir dönemdi. İnsanların evde daha fazla zaman geçirmesi, beyaz eşya sektörünü canlı tuttu. Ancak pandemiden sonraki dönemde, faiz oranlarının yükselmesi sektörü olumsuz etkiledi. Faizlerin artması ve kredi kartı taksit oranlarının düşürülmesi gibi durumlar sıkıntı yarattı. Örneğin, 3-4 yıl önce 18 aya kadar taksit yapabiliyorken, şimdi bunu yapamıyoruz. Bunun arkasında birçok sebep var, ancak ekonomik nedenler en belirgin olanı. İşimizin sıkıntılı dönemlerinde ister istemez zorluklar yaşıyoruz. Genel olarak, Türkiye’de şartlar rahat olunca biz de iyi bir süreç geçiriyoruz. Sonuçta tüm sektörler birbirine bağlı. Hepimiz Türkiye ekonomisinin genel durumuna bağlı olarak hareket ediyoruz.
Sizce perakendecilik gelecekte nasıl bir evrim geçirecek?
Bu tamamen zamana bağlı bir durum. Türkiye’de şartlar her gün değişiyor. 10 yıl sonrasını düşünmek bile mümkün değil; bazen bir hafta sonrasını göremiyoruz. Bunu ancak zaman gösterecek. Tahminimce, 10 yıl sonra daha teknolojik ve yenilikçi ürünler mutlaka hayatımıza girecek. Firmalar sürekli kendilerini geliştiriyor. Evlerde daha fazla kolaylık sağlayacak ürünlerin çıkacağına inanıyorum. Dayanıklı tüketim malları sektörü hiçbir zaman bitmeyecek. Her zaman ihtiyaç duyulacak bir alan. Bu sektör, babadan oğula geçebilecek bir yapıya sahip. Ben de çocuklarıma devretmeyi düşünüyorum. Bu sektörden kazandım, burada ilerledim. Eğer çocuğum ticaret yapmak isterlerse, gönül rahatlığıyla bu sektörü tavsiye ederim.
Sektördeki hedefiniz nedir?
Geçmiş yıllarıma baktığımda, hedeflerime ulaştım diyebilirim. Bugün, 10 yıl önce hayalini kurduğum yerdeyim. Artık, olan bize yeter diyorum, daha fazlasını düşünmüyorum. Bununla yetinmek istiyorum. Beyaz eşya sektörü çok güzel ve rahat bir sektör. Aynı zamanda zevk veren bir meslek. Ticari açıdan da tavsiye ederim. Kendine güvenen herkesi bu sektöre bekliyoruz.
İlk yorum yapan olun