Pandemiden sonra tüketim değişimi tüm sistemi farklı ölçülerde etkileyecek

Hemen her gün gazetelerde ya da televizyon yayınlarında uzmanlardan duyulan “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözü benliğimizde bir kaygı oluştursa da kendimize bir B planı yaratmaktan başka çaremiz olmadığının altını çizmektedir. Çalışanların büyük bir kısmı evden çalışma sistemine geçmesi de kurumların bir nevi B planı oldu. Öyle gözüküyor ki yeni dünyanın normali bu şekilde çalışmayı destekleyebilir. Bu durum yıllarca alt yapısının kurulmaya çalışıldığı dijital sistemin tam kapasite deneme fırsatını doğurdu. Dijitalleşme uzun süredir sektörleri değişime zorlamış, uyum sağlayamayanı oyun dışı bırakmıştı. Bununla birlikte, COVID-19 salgını ile değişen yaşam biçimleri ve tüketici davranışları, dijital dönüşüm sürecini kökten etkiledi, bambaşka bir noktaya getirdi.

Diğer yandan perakende sektörü gelecekte nasıl şekilleneceğine ilişkin gelişmeleri, öngörüleri takip etmek gerekiyor. 2030 yılına gelindiğinde, perakende sektöründe alışveriş deneyiminin bugün bulunduğu halinden daha farklı ve önemli konumda olması beklenmektedir. Yeni teknolojilerin salgın sürecinde daha da hızlandığını izliyoruz. Bu değişimin geleneksel iş alanlarına etkisi ile tüketicilerden de alışveriş modelleri değişecek ve yeniden şekilleneceği öngörülüyor. Dokunmatik ekran özelliğine sahip ayna konsepti ile soyunma odalarının interaktif hale getirilmesi fikri, perakende mağazacılığın geleceği ile ilgili en çok merak uyandıran gelişmelerden biri. COVID-19 salgının tüm dünya üzerinde şok etkisine bakıldığında, az sayıda tüketicinin yakın zamanda eski davranışlarına dönmesi beklenmektedir. Hayatta karşı karşıya kaldığımız şokların çoğunda olduğu gibi, bireyler duraklama ve yansıtma moduna gireceklerdir. Son dönemde tüketici endeksi ile ilgili yapılan araştırmada (EY Future Consumer Index, 2020) şu anki “kaydet ve stokla” halinden, pandemi sonrası “tutumlu kal” ve “dikkatlice abartılı” haline dönüşeceğini söylemektedir. Stratejik tüketici harcamaları olan temel ihtiyaçların gün geçtikçe önemi daha fazla insan tarafından kavranmaktadır. Yapılan küresel çalışmada (Euromonitor, 2020) salgın öncesine kıyasla gıda ve ev gereçleri gibi bazı ihtiyaçların bu dönemde arttığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca ev içinde vakit geçirmeyi kolaylaştıracak yeni hobilere ya da oyunlara harcamanın arttığı gözlemlenmektedir. Tüketici davranışlarının değişimin temel sebebi ekonomik daralma ve kaos ortamı olmasından dolayı şirketler bu noktada stratejik davranıp, müşteriler üzerinde etki yaratması için mesajlarını daha hızlı ve daha derli toplu bir şekilde vermelerini gerektiriyor.

Gıda dışı perakende sektöründe mağazaların kapanması, gıda perakende sektöründe ise sosyal mesafe uygulamaları nedeniyle tüketiciler alışverişlerini ağırlıklı olarak e-ticaret kanallarına yöneltmiş durumda. Firmaların e-ticaret ciroları rekor seviyelere ulaşsa da bu kanalın normal dönemde fiziksel kanallardan elde edilen ciroya ulaşması yakın zamanda çok mümkün görünmediği açıktır. Bununla birlikte, COVID-19’a kadar e-ticarete olan talep hızının pandemi etkisi ile tek seçenek haline geldiğini hepimiz gördük. Online Tracker’ın 2019 verilerine göre, e-ticaret sektörü yaklaşık %40 hacmini geliştirerek 84 Milyar TL civarına ulaştı. Hiç şüphesiz 2020 sonu verilerinde çok daha hızlı bir büyüme olacaktır. Bu noktada şirketler müşterilerin sosyal mesafe kuralları gereği yeni dijital çözümler sunacaktır. Bu da e-ticaret stratejilerini yeniden düzenleme ihtiyacı doğuracak gibi görünüyor. Bugün sıkıntı yaşayan çoğu şirket yeni ekosistem içinde var olabilmek için yeni programlar yapıp, uygulamaya başladılar. Bu anlamda daha önce dijital dönüşümünü tamamlayan firmalar hemen hiç tökezlemeden yeni sisteme adapte oldukları gözlemleniyor. Dolayısıyla toplam ticarette önemli bir yere sahip olan mağaza formatının gerekli önlemlerle yeni döneme hazırlanması krizi atlatma adına kritik önem taşıyor. Mevcut durum özellikle cirolarının önemli bir kısmını müşteri (ayak) trafiğinden elde eden perakende sektörü için değişim kaçınılmaz hale geliyor. Kimi firmalar değişen isteklere hızlı cevap vererek müşteri ilişkilerini yeniden tanımlayabilir. Bazı şirketlerin ise bekleyip doğru hamleyi yapmaktan başka çareleri yok gibi. Küresel ölçekte belirsizlik dönemlerimde tüketici tasarruf eğilimde olmaktadır. McKinsey & Company raporunda (2020) belirtildiği gibi küresel ölçekte Nisan 2020’de tüketici harcamalarının %30-50 arasında düşüş gösterdiği kaydediliyor. Sonuç şu ki; o veya bu her ne şekilde olursa olsun pandemiden sonra tüketim değişimi tüm sistemi farklı ölçülerde etkileyecektir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*