Kaunos Kbid’in Enerjisi

İki buçuk ay zorunlu karantina günlerinde evde ancak bir kitap okuyabildim, sebebine gelince çünkü okuduğum kitabı anlayabilmek için bir sayfasını zaman zaman 2 saatte bitire biliyordum. Kitabın içinde bolca yabancı kelime, yabancı isim ve bilimsel terimler olunca, bunları tercüme edebilmem için, internete girmem ve sorgulamam gerekiyordu dolayısı ile İnternet dünyasında kaybolup gidiyordum. Kitapta anlayamadıklarımı anlayabilmek adına birçok makale ve tez okumak zorunda kaldım. Alt tarafı 195 sayfalık Cengiz Işık ve Rahmetli Baki Öğün ‘ün birlikte yazdığı Kaunos Kibid kitabından bahsediyorum.

M.Ö 4-5 yüz yıllardan başlayarak M.S 5-6 yüzyıllara kadar yaklaşık 1000 yıllık tarihin aydınlatılmasında emekleri geçen bu iki bilim insanına teşekkür etmeden geçemeyeceğim. İlk kez 1967 yılında vurulan kazma ile ortaya çıkan Kaunos antik kenti,  geçmişten günümüze ışık tutacak arkeolojik anlamda ilklerle dolu çok önemli bir antik şehir. Her yıl temmuz ve eylül ayları arasında 2 ay boyunca Prof. Dr. Cengiz Işık Başkanlığında kazılara devam ediliyor ve şehir her yıl ufak ufak büyümesini sürdürüyor. Bir tarih meraklısı olarak yaşadığım coğrafyada bulunan böylesine önemli bir şehri öğrenmemek benim için büyük bir eksiklikti. 10-15 yıldan beri her yıl Dalyana gelmeme rağmen 3-4 defa bu antik şehri ziyaret etmişliğimde olmuştu. Ziyaret öncesi ve sonrası Kaunos ile ilgili bilgi kaynaklarının yetersizliğini hissettiğimi söyleyebilirim.  Özellikle internet bilgilerinin birbirinin kopyası olması ve bu bilgilerin son derece yetersiz olması, şehri bağrında bulunduran Köyceğiz, Ortaca ve Dalyan eşrafına hiç yakıştıramıyordum. Geçen yıl Cengiz Işık ile bir röportaj yapma şansı elde ettim, kendisi de bu ilgisizlikten şikâyet ediyordu ancak çözüm için hiçbir somut adımı da göremiyordum. Bir gün “Kaunos Kibid” isimli kitabın bir nüshasını bulabilmek umudu ile Dalyan Kütüphanesine gittim araştırma yapmak için bu kitabı aradığımı söyledim, inanamayacaksınız belki ama gerçekten kitap,  bu kütüphanede bile yoktu. Yani Dalyan beldesinin tam kalbinde yer alan Kaunos ile ilgili kitap, ihtiyacımız olan kanın bulunmaması gibi ne yazık kütüphanede dahi bulunmuyordu. Gecikmelide olsa kitaba İstanbul da ulaştım ve hararetle sayfalarını karıştırmaya başladım hatta bir iki kerede okumak için çaba sarf ettim. Kitabın ilk sayfaları ve önsözü, hani halk dilinde derler ya Ayşe Teyzenin anlayacağı bir dille yazılmıştı ancak sayfalar ilerledikçe değil Ayşe teyze konu ile alakalı olmayan bir profesör bile her halde anlayamaz. Sayfaları dolduran yabancı kelimeler, isimler ve bilimsel terimler beni kitaptan soğuttu ve okumayı bıraktım. 10 Mart tarihinde Dalyana geldiğimiz haftanın sonunda Korona dolayısı ile İstanbul’a tekrar geri dönemeyince zamanımı değerlendirmek için bu kitabı tekrar ele aldım ve her sayfasını uzun uzun araştırmalar yaparak sonuna kadar okumayı başardım. Her sayfası bana ayrı bir heyecan ve bilgi kaynağı oldu.  Kitap boyunca Apollon,  Aphrodite Euploia, Kral Kaunos ve daha birçok bu topraklarda yaşamış gerçek isimler ahbabım gibi oldular. Ve karantina sonrası 1 Haziran günü müzelerin açılacağını duyunca bayramlık çocuklar gibi sevinçten içim içime sığmadı. Hani derler ya “yattım kalktım, yattım kalktım”  2 Haziran oldu ve ben Kaunos antik şehrinin kapısında dayandım. Gişedeki memur ateşimi ölçmek için ateş ölçeri alnıma dayadığında 2,5 ayın harareti ile alet bozuldu, neyse ki müzeden içeriye girdim. Ağzımda maskem, elimde kitabım ve fotoğraf makinem ile kitapta okuduğum yerlere tek tek gidip onlara Dalyandan selam getirdiğimi söylemek için bu antik eserleri ve kalıntıları arayıp durdum. Aradığım şeylerin kimisi bir anıttı, kimisi kutsal bir mekan, kimisi de sadece bir kumbaraydı. Gezinin başında bir kere daha hayal kırıklığına uğradım tıpkı heyecanla okumak için aldığım kitabı okuyamadan bıraktığım gibi. Gezdiğim yerleri ne yazık ki anlayamıyordum çünkü kitapta bahsedilen bu yerlerin yanlarında ne olduklarını belirten başlık, etiketler ya da levha bulunmuyordu. Örneğin yüzlerce taşın arasından “Bağış Kumbarasını”  bulabilmek adeta samanlıkta toplu iğne aramak gibi bir şeydi. Kitapta bulunan fotoğrafların çekilme yönlerine göre bulabilmeyi becerebilirsem puzzla ‘ın bir parçasını bulmuşcasına seviniyordum.

çeşme binası resmi

Çeşme binasını görmemek imkânsızdı ancak kitaptaki fotoğrafa bakınca buranın değişik göründüğünü fark ettim mimari yapısında bazı eklemlerin yapıldığını gördüm özellikle çeşme binasının Dor tarzı sütunları sonradan ilave edilmişlerdi ancak bu değişikliği ne kitapta okuyabildim ne anıtın yanındaki levhada böyle bir şeyden bahsediyordu nede internetten bu bilgiye ulaşabilmiştim, bu yeni bilgiyi gözlerim yeni fark etmiş ve beynim ancak bunu yeni algılayabilmişti. Kaunos antik şehri adeta bir bulmaca alanı gibiydi, tahminlerle ve farz etmelerle alanı öğrenmeye başlamıştım. Tahminlerim sonucu Apollon Kutsal alanı, Aphrodite Euploia ve Gümrük Nizamnamesi gibi yerleri bulamasaydım, hayal kırıklığım çok daha fazla olacaktı. Hem Kaunos bulmacasını çözmeme hem de kayaların arasına sıkışıp kalmış keçiyi kurtarmama yardımcı olan müze görevlisi Vedat Bey’e buradan çok teşekkür ederim.

Son söz, tarih, arkeoloji ve Kaunos Kibid meraklısı benim gibi kişilere yardımcı olmak ve öğrendiğimiz konuları daha geniş kitlelere ulaştırabilmek için Copy past tarzı internet sitelerini bizlere mecbur bırakmayın. Lütfen Ayşe teyzelerin, Ahmet amcaların, Ali’lerin, Hakanların, Sevimlerin okuduklarında rahatlıkla anlayabilecekleri  daha fazla Kaunos Kibid Kitapları yazın.

Bu yazım Kaunos kazıları için çaba sarf etmiş gelmiş geçmiş tüm Kaunos severlere itaf olsun

Saygılarımla

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*