Günümüzün en geçer akçesi

Günümüzün en geçer akçelerinden biri insan ilişkilerinde başarılı olmak diğer adıyla iletişim becerisi. Yani kendini doğru ifade etmek, karşındakini de etkin ve ilgili dinlemek. Sosyal ilişkilerde, iş dünyasında, dijital/geleneksel pazarlamada ve aile içinde iletişim becerisi yüksek olanlar daha başarılı ve mutluyken, iletişim sorunu olanlar ise çoğunlukla mutsuz ve başarısız oluyor.

İletişimi iyi olan insanların pozitif tutum, duygusal bağ kurma, yenilikçi olma ve akılda kalıcı hikâye anlatabilme gibi önemli becerileri vardır. Bu becerilere sahip insanların bir kısmı bu becerileri bir teknik olarak kullanır, bir kısmı öğrenir ve benimser, bir kısmı ise organik olarak kişiliğinde zaten barındırır.

İletişim becerisinin önemli parametrelerinden biri olan pozitif tutumda olmak demek her duruma ve her şeye iyimser yaklaşmak demek değildir. Batı’dan uzak toplumlar, ki buna biz Türkler de dahiliz, güler yüz ile naifliğin asık suratlı olmakla otoriter olmayı pek ayırt edemezler. Yakın dönemde bu ayrımı yapabilmenin başarısını gösteren bir örnek yaşadık mesela hep beraber. 2019 İstanbul Belediye Başkanlığı Seçimleri. Bir insanın hem pozitif hem kararlı hem güler yüzlü hem de prensipli olabildiğine tanıklık etti İstanbullular. Buna benzer birçok örnek olmakla beraber başarılı sonuç elde etmiş başka bir çalışma örneği de sigaranın zararları ile ilgili yapılan bir araştırmada kanıtlandı. 2015 yılında bir grup araştırmacı tarafından yapılan araştırmada “Sigarayı bırakmazsanız ölürsünüz.” şeklinde yapılandırılan kampanyaların başarısının daha düşük olduğu, fakat “Sigarayı bırakmak ömrünüzü uzatır.” şeklinde lanse edilen kampanyaların daha yüksek başarıya eriştiği tespit edildi. Mesajın özü aynı kalsa da saldırgan ve tehdit eden bir dil kullanmak yerine yapıcı uyarı dil kullanmak çok daha pozitif etki bıraktığı tespit edildi.

Başarılı markalara, organizasyonlara ve liderlere baktığımızda onların da mantığa ulaşmanın değil, yüreğe dokunan yaklaşımlara odaklandıklarını görürüsünüz.

İyi ve etkili iletişimin iyi örneklerinden biri Steve Jobs’ın Standford Üniversitesi’ndeki mezuniyet konuşmasıdır. Jobs, hayatındaki hataları anlatarak duygusallığı, çok alıntılanan sözlerinden biri olan “Zamanınız kısıtlı, başkalarının hayatını yaşayarak onu ziyan etmeyin. Sözüyle akılda kalıcılığı başaran bir iletişimcidir. TED, 2005 yılına kadar 50 konuşmacıyla yılda bir kez ve sadece 4 gün yapılan bir etkinlikti. Bugün 130’dan fazla ülkede, her gün beş TEDx etkinliği düzenleniyor ve TED.com günde 1,5 milyon kez izleniyor. Peki, nasıl oluyor da 18 dakikalık konuşmalar 60 dakikalık konuşmalardan daha etkili oluyor? Nedeni çok açık. İnsanlar, öğretici, paylaşımcı, hikâye odaklı, kendiyle dalga geçebilen pozitiflikte ve şaşırtıcı konuşmaları dinlemeye çok daha istekli ve meraklı.

Sabırlı olup hakkını yedirmeyen, tebessüm ederek fikrini savunabilen, içten olup ölçülü olabilen kaç insan tanıyorsunuz? Bizim toplumumuzda yaş aldıkça anlayışlı olmanın, ihtiyarladıkça gülümsemenin doğru oranda artması gibi tuhaf bir durum söz konusudur. Bazı insanları şiir dinler gibi dinleriz, hiç sıkılmayız kimilerinin ise ne söylediğini anlamaz kimilerinin ise lafını bir an önce bitirse diye bekleriz. Kabul etsek de etmesek de hepimiz artık birer satıcıyız. Fikrimizi, imajımızı, bilgimizi, tecrübemizi, hizmetimizi, hatta en önemlisi sosyal ortamlarda kendimizi dinlettirmek bile bir satıştır. Satış ise bir iknâ sanatıdır. Bazen sahip olduğumuz şey daha nitelikli olsa da, satamadığımızda birileri bizim önümüze geçer ve onu doğru aktaramadığımız için elenmiş, göz ardı edilmiş veya tercih edilmemiş oluruz.

O yüzden iletişimde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Önemli olan anlattığınız konuda bir ikna yani etkileme amacı var ise konunun ne olduğu değil, bu konunun karşınızdakine ne fayda sağlayacağıdır. İnsanlar birini dinlerken öncelikle “Neden bu fikri/ hizmeti/ ürünü satın alayım ya da bu anlattığı şeyin bana ne faydası var?” sorusunun yanıtını duymak ister. İletişimi zayıf olan insanların yaptığı en temel hata ne ve nasıl kısmına çok zaman ayırıp işin nedenini anlatmayı ya en sona bırakıyor olmaları ya da hiç anlatmıyor olmalarıdır. Bir başka nokta da anlatımı hikâye, örnek, alıntı söz, deyim, veri, rakam, görsel gibi unsurlarla duruma göre birini veya birkaçıyla içeriği renklendirebilmektir.

İletişiminizin iyi olup olmadığını anlamak için karşınızdakilerin sizden ne kadar etkilendiklerini, konuyu anlayıp anlamadıklarına odaklanmaktan çok, bu etkileşimin ne gibi olumlu sonuçlara sebebiyet verdiğini takip etmenizi tavsiye ederim. Yani sizi dinledikten sonra yaptıkları davranışlarını izleyin. Çünkü iletişimi iyi biri kendini dinletir, iletişimi olağanüstü olansa harekete geçirir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*