
Çepkan Mobilya’nın kuruluş hikâyesi nedir?
İşletmemiz 1965 yılında “Güney Ticaret” adıyla kuruldu. 20 yıl sonra, 1985’te unvanımızı “Çepkan Mobilya Ltd. Şti.” olarak değiştirdik ve o günden bu yana faaliyetimizi bu şekilde sürdürüyoruz. Siz nasıl başladınız? 1971 doğumluyum. Liseyi bitirdikten sonra 1989 yılında babamla birlikte bu iş yerinde çalışmaya başladım. O günden beri de işin başındayım.
Aile şirketinde çalışmanın avantajları ve dezavantajları neler?
Tabii ki avantajları var; yıllardır faaliyet gösterdiğimiz için oturmuş bir müşteri potansiyelimiz var ve birçok işi daha kolay yürütebiliyoruz. Ancak dezavantajları da yok değil. Babam çok tez canlı bir insan, aynı tempoyu benden de bekliyor. Bu konuda zaman zaman anlaşmakta zorlanıyoruz.
Sektörün zorluklarından bahseder misiniz?
Beyaz eşya işi, özellikle bir kadın için fiziksel olarak ağır bir iş. Girişimci kadınlara bu sektörü çok tavsiye etmiyorum. Ayrıca, bizim işimizde memurlar veya işçiler gibi belirli mesai saatleri yok. Mağazayı gün sonunda mutlaka kapatmak zorundasınız, bu da çalışma düzenini zorlaştırıyor. Yeni başlayacak olanlara belirli saat aralıkları belirlemelerini öneririm.
Mağazanız hangi alanlarda hizmet veriyor?
Mağazamız iki bölümden oluşuyor: beyaz eşya ve mobilya. Önceleri müşterilerimiz daha çok Ortaca’nın köylerinden ve kasabalarından oluşuyordu. Ancak artık göç alan bir bölge olduğumuz için müşteri kitlemiz çok daha geniş.
Çalıştığınız markalar arasında öne çıkanlar var mı?
Uzun yıllardır Singer bayisiyiz. Sadece Ortaca’ya değil, Bodrum, Marmaris, Fethiye ve Köyceğiz’e de hizmet veriyoruz. Stoklu çalışmamız bu bölgelerde tercih edilmemizi sağlıyor. Singer’in satışlarında geçmiş yıllara göre bir düşüş var, bu nedenle satışları artırmak için etkinliklerin daha sık yapılması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, Uğur markasıyla da uzun yıllardır hem satış hem müşteri memnuniyeti açısından verimli bir iş birliğimiz var.

Ekonomik durum işinizi nasıl etkiliyor?
Son dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve art arda gelen zamlar, ne yazık ki insanların alım gücünü ciddi şekilde zayıflattı. Bu durum yalnızca bireylerin günlük yaşamını değil, bizim gibi perakende sektöründe faaliyet gösteren işletmeleri de doğrudan etkiliyor. Eskiden işler çok daha farklıydı; müşterilerimizle aramızda güçlü bir güven bağı vardı. “Söz senettir” anlayışı hakimdi. Mahalle esnafı olarak tanıdığımız, bildiğimiz kişilere açık hesapla mal verebiliyor, ödemeyi haftalık ya da aylık olarak tahsil edebiliyorduk. Bu sistem yıllar boyunca sorunsuz bir şekilde işledi, çünkü karşılıklı anlayış ve dürüstlük ön plandaydı. Ancak gelinen noktada, artan maliyetler, belirsizlikler ve ödeme dengesizlikleri nedeniyle bu uygulamayı sürdürmemiz mümkün olmadı. Hem kendi ticari sürdürülebilirliğimizi koruyabilmek hem de mağazamızın ayakta kalmasını sağlayabilmek adına artık yalnızca nakit ya da kredi kartı ile satış yapabiliyoruz. Bu karar, hem bizim için hem de müşterilerimiz için kolay olmadı ama mevcut ekonomik koşullarda başka bir alternatifimiz de kalmadı. Bu yeni düzen, aslında ülke genelindeki ekonomik sıkıntıların küçük bir yansıması. Temennimiz, bir an önce ekonomik istikrarın sağlanması ve o eski güven ortamının yeniden tesis edilmesi.
İşletmenin geleceği için planlarınız neler?
Şahsen, uzun yıllardır büyük emek vererek sürdürdüğüm bu işi bir noktada bırakmayı ve dinlenmeyi düşünüyorum. Ancak bunu yaparken içim çok da rahat, çünkü gönlümde bu bayrağı devretmek istediğim bir isim var: oğlum. Eğer o da isterse, önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde, işlerimi yavaş yavaş ona devretmeyi arzuluyorum. Tabii bu süre zarfında hem işin inceliklerini birlikte paylaşarak öğretmeyi, hem de zamanla sorumluluğu tamamen ona bırakmayı planlıyorum. Oğlumun genç yaşına rağmen vizyon sahibi, yeniliklere açık ve azimli bir birey olduğuna inanıyorum. Onun çağın gerekliliklerine hâkim olması, teknolojiyi yakından takip etmesi ve taze fikirler üretmesi, işimizi daha ileriye taşıyacak en büyük avantajlardan biri olacaktır. Ben yıllar boyunca edindiğim tecrübeyle bu işi bugünlere kadar getirdim; o ise genç bir beyin ve farklı bir bakış açısıyla daha da ileri götürebilir.
İlk yorum yapan olun