
Öncelikle kendinizden ve bugüne kadarki kariyerinizden bize bahseder misiniz?
Bizim köyde küçük bir bakkalımız vardı. Babam, Aydın Söke’nin Yenidoğan köyünde bakkal işletiyordu. Ben de küçük yaşlardan itibaren ona yardım ederdim. Esnaflık serüvenimiz de aslında böyle başladı diyebilirim. Burada gördüğünüz eski televizyon da o günlerden kalma. Tensai marka bir televizyon… Babam 1947 doğumlu. Gençlik yıllarında Kuşadası’nda kamp işletirmiş. Bir gün oraya gelen bir yabancı, gaz olmadığını söylemiş. Babam gazı veriyor, karşılığında da bu televizyonu alıyor. Yani bir nevi takas yapmışlar. O televizyon da bize o günlerden yadigâr kaldı. Sonrasında bakkalımız kapandı. Ben lise mezunuyum, hayata erken atıldım. 1994 yılında Söke’de bir esnafın yanında çalışmaya başladım. Orada 24 yıl boyunca çalıştım ve beyaz eşya sektörüne de orada adım attım. İlk olarak AEG satıyorduk, sonra Bosch markasına geçildi. 2018’de oradan ayrıldım ve bir arkadaşımın yanında, Samsung satan başka bir mağazada işe başladım. Ancak bu değişiklik benim için zor oldu sonrasında işi bırakmaya karar verince turizm sektöründe çalışan eniştem Erkan Eken ile bayilik işine girmeye karar verdik, o da bana “Sen bu işin içindeysen ben de girerim” dedi. Böylece birlikte karar aldık. 2020 yılında işi bırakan arkadaşımdan bu mağazayı devralarak kendi işimize başladık. O günden beri de bu serüvenimiz devam ediyor.
Mağazanızın öyküsü ve özelliklerinden bahseder misiniz?
İlk mağazamızı söylediğim gibi burada açtık. Biz bir aile şirketiyiz. Burayı devraldığımızda yeğenimle birlikte işletiyorduk, eniştem Erkan Eken ise turizm ile uğraşmaya devam ediyordu. 2021 yılında Kuşadası’ndaki Profilo mağazasını devraldık. Daha önce 10 yıllık geçmişi olan, iki katlı büyük bir mağazaydı. Buraya LG bayiliğini de ekleyerek aynı mağaza içerisinde iki markayı birden satmaya başladık. Ancak tam bu dönemde pandemi başladı. Doğal olarak bir karamsarlığa kapıldık, “Acaba bu iş yürür mü?” diye düşündük. Fakat mağazanın konumu oldukça iyi olduğu için kararlılıkla yolumuza devam ettik. 2022 yılında Davutlar’da yeni bir şube açtık. Burayı da Profilo konseptiyle kurduk. Davutlar bizim için güzel bir yatırım oldu. Bugün itibarıyla mağazalarımızın konsepti ağırlıklı olarak Profilo üzerine kurulu. Özellikle Davutlar’daki mağazamızın %90’ı Profilo ürünlerinden oluşuyor. Bunun yanında yazlıkçılara hitap edebilmek için birkaç ekonomik ürüne de yer veriyoruz. 2023 yılında ise ticarete başladığımız, şu anda bulunduğumuz mağazayı Profilo konsepti yaptık. Karşıda bulunan mağazamızda ise Samsung, LG ve Altus marka ürünleri satmaya başladık. 2024 yılında ise Söke’de 30 yıllık geçmişi olan bir firmanın sektör değiştirmesiyle birlikte Profilo mağazasını devraldık. Aynı mağazanın yanında Uğur bayiliğine başladık. Uğur mağazamızın yanında da LG’nin cep şubesi şeklinde küçük bir mağazamız bulunuyor. Söke’deki bu mağazalarımızın başında da eniştemiz Erkan Eken yer almaktadır. Tüm mağazalarımız kiralık olup markaların sağladığı kira desteklerinden faydalanıyoruz. Kısa süre içerisinde 7 mağaza ile yolumuza devam etmekteyiz.
Bu mesleği severek mi yapıyorsunuz?
Geçen cumartesi günü arka arkaya müşteriler geldi ve ben 4-5 parça ürün sattım. Aslında bu işin satış tarafındaydım, şimdi yönetici oldum. Ama işin hangi aşamasında olursam olayım, her zaman çok severek çalışıyorum. Severek yapmasam başarılı olamam zaten. Satış yapmak bana gerçekten büyük keyif veriyor. Zaman zaman kırıldığımız oluyor ama işimizi sevdiğimiz için devam ediyoruz. Bölge şefimiz de bir gün bana, “Biz sizin gibi bayilere ihtiyaç duyuyoruz. İşe sahip çıkacak, koşturacak kişiler lazım” dedi. İşte bu yüzden her gün aynı heyecanla koşuşturuyoruz. Hâlâ sabah 8’de mağazayı açar, işin başında olurum. Satış benim için on numara. Müşteriyle enerjim uyuşursa mutlaka geri gelir. Sadece soru sormaya gelenin bile çoğu kez alışveriş yaptığını gördüm. “Müşterilerimizle pazarlık ederken, reddetmem gerektiğinde bile gülümserim. Çünkü bu işin doğrusu ve nezaketi budur.” Erkan eniştem ticaretten gelen biri değil ama otellerde satış müdürlüğü yaptı. O da yavaş yavaş bu tempoya uyum sağlıyor. Başka bir işimiz yok, sadece beyaz eşya işi yapıyoruz. Ve bu işten ekmek kazandığımız için her zaman yorulmadan yılmadan piyasa koşullarına göre savaşarak yolumuza devam edeceğiz.
Bu iş sizce gelecekte sürdürülebilir mi?
Benim çevremdekiler aslında biraz karamsar insanlardır. Her işe temkinli yaklaşırlar, “Bu iş olmaz” derler. Bizim şansımız, küçük bir yerde yaşıyor olmamız. Burası bir İzmir değil, küçük bir yer ama çevresi büyük. Bu bölgede yaklaşık 150-200 bin nüfus var. Küçük yerlerde hâlâ ahbap-çavuş ilişkileri geçerli. Tabii sosyal medya ve internet satışlarımızı bir nebze zorluyor, işimizi etkiliyor. Ama ben yine de gelecekte işin devam edeceğine inanıyorum. Söke küçük bir yer olmasına rağmen, burada beyaz eşya sektöründe faaliyet gösteren en az 30 işletme sayabilirsiniz. Bu da demek oluyor ki sektör hâlâ canlı ve iş yapmaya devam ediyor.
Müşterilerinize ne gibi farklılıklar sunuyorsunuz?
Müşteriye önce ne istediğini sorarım. Önceliği para mı, ürün mü, ödeme şekli mi yoksa kalite mi bunu anlamaya çalışırım. Bunu kavradıktan sonra anlatmaya başlarım. Örneğin “28 bin liralık bir ürün pahalı geliyorsa, müşterimle uzun uzun konuşurum. Onu anlamaya çalışır, gerekirse küçük bir indirim yapar onu ikna ederim. “Çünkü önemli olan müşterinin ihtiyacını doğru anlayabilmektir. Ben her zaman müşteri odaklı çalışırım. Eğer beğendiği bir ürün varsa, tüm özelliklerini en ince ayrıntısına kadar anlatırım.” İşte bu yüzden müşterilerimiz bizi tercih ediyor. Hatta zaman zaman şahsen dışarıya çıkar, beni tanımayan mağazalara girer ve oradaki elemanların ürünleri nasıl anlattıklarını gözlemlerim. Kendi çalışanlarımızı da sürekli takip eder, onlara geri bildirim veririm. Geçenlerde bir müşteri bana, “Bunu bana şimdiye kadar kimse böyle anlatmadı” dedi. Ve sonunda ürünü benden satın aldı. İşte burada ilgi ve alakanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş oldum.
Piyasa ve işler nasıl?
Bize sık sık “İşler kötü” derler ama biz her yıl yeni mağazalar açmaya devam ettik. Tabii ki bundan memnunuz. Yine de bu yıl piyasa, önceki yıllardan daha kötü; gerçekten zor bir yıl. Fiyatlardaki artış ve enflasyon ciddi şekilde yükseldi. Kartlı satışlarda da durum kritik; banka komisyonlarını müşterimize direkt söyleyemiyoruz çünkü mali bir yaptırımı var. Son 3-4 yıldır yüksek enflasyon nedeniyle, önceki yıla kıyasla ne satış adedi ne de ciro artışı gözlemleniyor. Eğer adet yükselseydi, bu işten büyük risk almış olurduk. Özellikle tatlı ürünlerde satış neredeyse hiç yok. Önceki yıllarda toplu çeyiz eşyaları çok satıyorduk, bu yıl çok az oldu. Dışarıda hava sıcak olduğundan klimalar yoğun ilgi görüyor; son iki yıldır adet olarak klima satışlarımız çok iyiydi. Ancak bu yıl, geçen yıl sattığım adedin yalnızca yüzde 10’u kadar sattım. Bu kadar dramatik bir düşüş beklenmezdi. Fiyatlar bir anda ciddi şekilde arttı. Diğer markalardan gelen arz da yüksek. Yeni ürünler piyasaya girdi, ancak genel olarak piyasa çok durgun.

Size göre sektörde ne tür sorunlar var, neleri düzeltmek gerekiyor?
Bize göre herkesin dilindeki tek dert, gelir ve kazanç. Maaşlar… Bu konuda bir iyileşme olmadığı sürece, ülkedeki enflasyon da böyle devam ettiği için işler durağanlaşıyor. Satışlarımızın yüzde 80’i kredi kartıyla yapılıyor. Biz senetli satış yapmıyoruz. Ancak maaşlar yeterli olmadıkça, gelirler artmadıkça, kartlardaki faizler düşmedikçe müşteriye fiyat verirken bile utanıyoruz. Bir yandan devletimiz başımızın tacı, ama vergiler gerçekten çok yüksek. Beyaz eşya sektöründe sattığımız 10.000 TL’lik bir ürünün yaklaşık 3.000 TL’sini devlete ödüyoruz. Yani devlet bizden daha çok kazanıyor. Bir de bankalar var; kart komisyonları, faiz oranları derken onlara da çalışıyoruz. Bazen müşteriye söylemeye bile utanıyoruz: Biz 2 TL kazanırken banka 4 TL kazanıyor. İşlerin bu kadar zor, rekabetin bu kadar yoğun olduğu bir ortamda tek gücümüz; yaklaşımımız, güler yüzümüz ve hizmetimiz. Ancak bu şekilde ayakta kalabiliyoruz. Çünkü internet satışları da bizim en büyük rakibimiz, adeta başımızın belası.
Profilo markası size ne ifade ediyor?
Profilo bugün, BSH’ın üç markasından biri. Marka son yıllarda adeta kabuk değiştirdi. Bu açıdan biz de şanslıyız. Eskiden biraz “üvey evlat” gibi görülüyordu ama artık işler değişti. Bugün mağazalarıyla diğer markalarla yarışır hale geldi. “Oh Be Profilo Varmış” sloganı insanların kulağında yer etmeye başladı. Marka giderek yükseliyor, kabuğunu kırıyor. Bu gelişim sadece markanın bize sunduğu bir avantaj değil, aynı zamanda bizim çabalarımızın da sonucu. Bizler de bu sürece çok emek veriyoruz. Diğer yerli markalarla karşılaştırıldığında Profilo’nun kalitesi net bir şekilde öne çıkıyor. Servis ağı da oldukça güçlü. “Servisimiz Bosch ve Siemens ile aynı” dediğimizde bu güven müşteriye satışa dönüşüyor. Çünkü satışta güvenilir servis her şeyin önünde geliyor.
Hedefleriniz nelerdir?
Hedefimiz şu anda bu piyasa koşullarında ayakta durabilmek. Çünkü işler her geçen gün biraz daha düşüyor. Biz ise bir yerde tutunmaya, dengede kalmaya çalışıyoruz. Çocuklarımıza bu işi bırakabilirsek, ne mutlu bize. Bir erkek çocuğum var. Yeğenim ise hâlâ Kuşadası’nda çalışıyor, işleri onunla yürütüyoruz. Her şubemizde mutlaka bizden birileri bulunuyor. Başlarda yeğenime zor geliyordu ama zamanla o da alıştı. Konuştukça, anlattıkça, kendi işimize koşturdukça bu iş ona da daha iyi gelmeye başladı. Bizim tek isteğimiz bu işi devam ettirmek. Mevcudu korumak bizim için yeterli.
İlk yorum yapan olun