Büyüklerimize danıştığımızda da bu dönemlerin gelip geçici olduğunu söylüyorlar. Bu yüzden ekonomiyi fazla dert etmiyoruz

Fazlı Öngel / Öngel Ticaret - Kuşadası

Öncelikle kendinizden ve bugüne kadarki kariyerinizden bize bahseder misiniz?

1984 yılında Almanya’da doğdum. Doğumumdan kısa süre sonra ailemle birlikte Türkiye’ye döndük ve 1985 yılından bu yana Söke’de yaşıyoruz. Aslen buralıyız. 9 Eylül Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Okul yıllarımdan bu yana ticarete ilgim vardı, bu benim hayalimdi. Bu hayali gerçekleştirmek için sürekli çabaladım. Öğrencilik dönemimde hem okudum hem de farklı işlerde çalışarak deneyim kazandım. Okuldan sonra ilk olarak restoran işletmeciliği yaptım. Ardından gıda ve kuruyemiş sektöründe faaliyet gösterdik. 2017 yılında eşimle tanışıp evlendik. Kendisi o dönem BSH bünyesinde, Bosch mağazasında çalışıyordu. Onun bilgisi ve tecrübeleri sayesinde bu sektöre yönelmeye karar verdik ve tüm işleri devrettikten sonra beyaz eşya sektörüne girdik. Ucu açık, hareketli ve sürekli yeni insanlarla tanışmayı sağlayan bu iş beni cezbetti. Özellikle sıcak satış kısmı bana büyük keyif verdi. 2018 yılında Söke’de 95 metrekarelik ilk mağazamızı açtık ve hâlâ faaliyetimizi sürdürüyoruz. Siemens ile başladık ve bugüne kadar başka hiçbir markayla çalışmadık. Söke’de yola çıktığımızda işin bu noktaya geleceğini hiç düşünmemiştik. Bugün ise birkaç hafta önce Didim’de açtığımız üçüncü mağazamızla yolumuza devam ediyoruz.

Mağazalarınızın öyküsü ve özelliklerinden bahseder misiniz?

Şu an toplam 3 mağazamız ve 9 personelimiz var. Buradaki yani Kuşadası’ndaki mağazamızın en önemli özelliği, şehrin dışında ve girişinde yer alması. Bu konumda bir pazarın oluşması bizim için çok değerli. Müşteriler buraya geldiklerinde saatlerce zaman geçirebiliyorlar. Şehir merkezindeki mağazalarda müşteri sirkülasyonu yoğun oluyor ve bu nedenle alışveriş süreci daha kısa, biraz da stresli geçiyor. Oysa burada, müşterilerimiz ortalama 45 dakika – 1 saat vakit geçiriyor, sohbet ederek alışverişini yapıyor ve mutlu şekilde ayrılıyor. İlk açıldığımızda bu bölgede mağaza olmadığından tereddütlerimiz vardı; “acaba olur mu?” diye düşünüyorduk. Fakat pazar oluşmaya başlayınca işler hem daha keyifli hem de daha verimli hale geldi. Burada 3. yılımızı doldurduk. Mağazamız 210 metrekare büyüklüğünde. Söke’deki mağazamız çarşı içinde, 95 metrekarelik butik bir mağaza. Yine Siemens markasıyla çalışıyoruz. Didim’deki mağazamız ise çarşıda, işlerin daha hızlı aktığı bir bölgede yer alıyor. Üstelik çevremizde farklı markaların mağazaları da bulunduğu için rekabet ortamı oluşuyor.

Müşterilerinize ne gibi farklılıklar sunuyorsunuz?

Mağazalarımı neredeyse her gün geziyorum. Elbette yapılması gereken görevler var ama en çok keyif aldığım şey, birebir müşteriye satış yapmak. Bugün artık klasik anlamda “patronluk” kalmadı. Çünkü asıl patron müşteri. O, bizden daha çok araştırıyor, inceliyor ve bilinçli bir şekilde geliyor. Müşterinin en çok beklediği şey güven. Biz zaten güvenilir, güçlü bir markayı temsil ediyoruz: Siemens. Birçok yeniliğin ve öncülüğün markası olduğu için arkamızda ciddi bir güç var. Bizim görevimiz ise güler yüz göstermek ve güven vermek. Bunu sağladığımızda fiyatın ikinci planda kaldığını defalarca gördük. Bu yüzden önceliğimiz her zaman güven oluyor. Müşteri kitlemiz arasında gurbetçi ya da yazlıkçı pek yok. Bizi ilk kez gören müşterilerimiz çok oluyor. Bu nedenle güveni daha ilk andan itibaren hissettirmek çok önemli. Örneğin, bugün bizden bir buzdolabı alan müşteri, ertesi yıl başka bir ürün almak için yeniden geliyorsa, işimizi doğru yaptığımızı anlıyoruz. Fiyatlarımız her zaman uygun ama müşteri için asıl önemli olan şey gelip ürünü görmesi, dokunması ve bir sorun olduğunda kiminle muhatap olacağını bilmesi. Müşteri mağazaya girene kadar markaya güvenerek geliyor, ama içeri adım attığında satıcıya ve mağaza sorumlusuna bakıyor. Dolayısıyla müşteri portföyümüzü ne kadar genişletirsek, işimiz de o kadar sağlam temellere oturuyor.

Bu iş sizce gelecekte sürdürülebilir mi?

İşimi severek yapıyorum. Bir kızım var ve ileride ona da bu işi tavsiye etmeyi düşünüyorum. Aslında sürdürülebilir bir iş. 7 yıldır bu sektördeyim ve eşimle birlikte çalışıyorum. Temiz, geleceği olan bir iş. Üzerimizde elbette yoğun bir iş yükü var, fakat işin büyük sorumluluğunu marka üstleniyor. Bizim önümüzü açıyorlar. Eskiden işler biraz daha kolaydı; müşteri fazla araştırmadan gelip alışveriş yapıyordu. Şimdi ise durum farklı. Artık müşteri çok daha bilinçli, detaylı araştırmalar yaparak geliyor. Bu da sektördeki çalışma şeklimizi ve bakış açımızı değiştirdi.

Piyasa nasıl, şu anda işler nasıl? Bu yaz nasıl geçiyor?

Sektörün öncesini büyüklerimizden, duyduklarımdan biliyorum. O dönemlerde kazançların yüksek olduğunu, bayilerin ve markaların bu kadar fazla olmadığını söylüyorlar. İnternet de bu kadar gelişmediği için rekabet bugünkü kadar yoğun değilmiş. Şimdi ise pasta daha çok bölünmüş durumda. Son iki yıldır sezonlar aynı seviyede seyrediyor, yukarıya doğru bir ivme yok. Normalde bu bölgede işler 15 Mart’ta başlar, Eylül’e kadar sürerdi. İlk 2-3 yılımda yaz sezonundan çok memnunduk, kışları ise daha rahattı. Ancak son 2-3 yıldır yazlar durgunlaşmaya başladı. Pandemiden sonra nüfus kış aylarında da artmaya başlayınca işler 12 aya yayıldı diyebilirim. Eskiden 6-7 ay yoğunluk yaşanır, geri kalan zamanlarda iş yavaşlardı. Örneğin geçtiğimiz aralık ayı çok iyiydi. Adet bazında satışlarımız yüksek ama daha da ileride olmamız gerektiğini düşünüyorum. Biz kendi adımıza işimizden memnunuz, ancak geçmişi yaşayan büyüklerimiz bugünkü tabloyu pek beğenmeyebilir. Türkiye ekonomisi hiçbir zaman tam anlamıyla stabil olmadı; her zaman inişler ve çıkışlar oldu. Büyüklerimize danıştığımızda da bu dönemlerin gelip geçici olduğunu söylüyorlar. Bu yüzden ekonomiyi fazla dert etmiyoruz.

Size göre sektörde ne tür sorunlar var, neleri düzeltmek gerekiyor?

Ben 7 yıldır Siemens ile çalışıyorum ve bu süre içinde çok şey değişti. Her geçen gün işler daha da iyiye gidiyor. Türkiye genelinde bayiler açılıyor, yapıda bir büyüme var. Kendi adıma şirketten kaynaklı herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Servis ve servis takibi konusunda zaman zaman sıkıntılar yaşanabiliyor, fakat bu sadece bize özgü değil; tüm bayilerin karşılaşabildiği bir durum.

Yaptığınız mesleğin keyifli ve zorlu yanları nelerdir?

Yeni insanlarla tanışmaktan büyük keyif alıyorum. Bizim hikâyemiz aslında oldukça keyifli. İş başta zordu; sıfırdan başladık. Ancak bu süreç çok da tatmin ediciydi. Eşimle birlikte iki kişi olarak her şeyi kendimiz yapıyorduk. Bu gayret ve özgüvenimiz bizi çok mutlu etti ve bu enerjiyi müşterilere de yansıttık. Bu işe çok kafa yorduk ve emek verdik. Şu an 700-800 Google yorumumuz var, internette de ciddi bir takipçi kitlesine ulaştık. Yeni insanlarla tanışmak, sonrasında işin dışında da ilişkiler kurmak benim için büyük bir keyif. Bugün artık ulaşamayacağımız kimse yok; herkes mağazamıza geliyor ve burada çok mutlu anlar yaşıyor.

Hedefleriniz nelerdir?

7 yıldır bu işi yapıyoruz hedefimiz şu anda bulunduğumuz noktaydı. Amacımız bölgede sağlam bir yere gelmekti; 40-50 yıllık bayilerin iş hacmine ulaşmayı istiyorduk. Şirket bizi buraya kadar getirdi, ancak bunun arkasında bizim de çok emeğimiz var. Hedefimiz, bu doğrultuda ilerlemek ve büyümek. Ancak bunu doğru şekilde, adım adım yapmak istiyoruz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*